sokağa çıkmak ya da çıkmamak... keşke bütün mesele bu olsa.
ölüm hepimiz için uzak bir ihtimal. sakat kalmak, zafer nişanı sayılmayacak kadar yaralanmak, komada aylar geçirmek hep başkalarının yaşadığı, bizi öfkelendiren şeyler. ta ki başımıza gelene kadar.
berkin'in başına geldi.
bugün berkin'in uyanamadığı son gün oldu. kuş çocuk oldu berkin, abilerinin yanına uçtu. kimsenin ona daha fazla zarar veremeyeceği bir yere gitti. onun gidişi vahşi siyah atları harekete geçirdi.
belki şimdi birkaç bin kişi daha "9 ay önce emri verdiğini söyleyen bu adam çocuk katili" diyecek. belki "çaldıysa da benden çaldı" diyebilenler elini vicdanına koyabilecek. kim bilir. belki bu o kadar önemli bile değildir. çünkü bu ülkede ilk kez insanlar ölmüyor. gezi, "katil devlet hesap verecek" haykırışının boşa çıktığı ne ilk ne de son vaka.
berkin bugün de uyanamadı. bu kez gerçekten uyanamadı.
"beşiktaş! uyuma! berkin uyanamadı!"
berkin elvan'ın elinde sapan, yüzünde kırmızı eşarpla zafer işareti yapan fotoğrafını paylaşıyorlar. yok efendim ekmek almaya giden çocuk böyle mi olurmuş da bilmem neymiş.
bırak ekmek almayı yahu. bırak direnişçi olsun çocuk. bırak adı ethem olsun, ali ismail olsun, medeni olsun. çocuk olmasın da genç olsun, yaşlı olsun, adı metin olsun. bırak oyuna gelsin, aklı dış mihraklar ve onlarca lobi tarafından zehirlenmiş olsun.
iyi de sen neden gördüğün, yaşadığın bunca olay karşısında direnmeyi hiç düşünmedin ki? neden hala hırsızın, katilin, arsızın ağzından çıkan her cümleyi allah'ın kelamı gibi kabul ediyorsun?
evdeyim ben. sokağa çıkmıyorum. nedenini bilen bilir. öfkelenmekten ziyade üzülüyorum şimdi. umutsuzluğumun haddi hesabı yok. yazmamın nedeni, bir işe yarayacak olması değil, tutamamam.
ama siz benim gibi umutsuzları dinlemeyin. eğer inanıyorsanız dışarı çıkın. inancınız çok kuvvetliyse, başınıza gelebilecek her şeyi göze alarak çıkın. cesaretinizi artırıyorsa, yaralanmanın, sakat kalmanın, komanın, ölümün hepimiz için uzak bir ihtimal olduğuna inanarak çıkın. derdiniz sadece hayatta kalmak değilse; direnirken, omuz omuzayken, acınızı ve öfkenizi haykırırken yaşadığınızı hissediyorsanız sokaklar sizindir ve onu kimse sizden alamaz.
ben kafamın içinde özgür biri değilim, karanlığı çoktan kabullendim. kimsenin ölümsüz olduğuna inanmıyorum, halkın gücünü küçümsüyorum. devrim benim için hiçbir zaman bir ihtimal olmadı. kendi karanlığım içinde öleceğim ve adımı kimse hatırlamayacak.
belki sizin de adınız hatırlanmaz ama bu önemli değil. belki ölürken "iyi ki yaşadım" dersiniz, bu bile yeter.