seçim sonrası ilk gün. herkesin umutları, endişeleri, öfkeleri, sevinçleri birbirine karışmış durumda. "teröristleri meclise soktunuz, mutlu musunuz?" diyenler, "istikrarı baltaladınız, allah belanızı versin" diyenlere karışıyor.
mutlu musunuz?
ben mutluyum.
şu fanatizm dalgası geçerse daha da iyi hissedeceğim.
dün sabah hala hangi partiye oy vereceğimden emin değildim. şimdiye kadar bir tanesi hariç her oyumu tatava yapmadan bastığım chp ve meclise artık bir parti olarak girmesini; görüşlerini dağda değil, mecliste savunmasını istediğim hdp arasında kalmıştım.
bu seçimde chp gözümde gerçekten yüceldi. hdp'ye bir kez bile saldırmamasını, "vatan hainleri teröristleri meclise sokuyor" diyen kraldan çok kralcı kemik kitlesini hiç gaza getirmemesini, anti-akp çizgisinin hiç dışına çıkmamasını ve "derdin çılgın projeyse al sana çılgın proje!" tavrını çok takdir ettim. kılıçdaroğlu'nun "birilerinin dediği gibi savaş değil; çok önemli ama bugün sadece seçim yapıyoruz. unutmayalım, sadece seçim yapıyoruz." tweet'ini alkışladım. bir puan kaybetmiş, ne gam! kılıçdaroğlu benim için gönüllerin şampiyonu oldu. beni temsil ettiğine gerçekten inandığım şafak pavey'in meclise girmesi de ayrı bir mutluluk kaynağı.
hdp'nin kemik kitlesi dışında kalan ve oylarını "emanet eden" kitle, belki de şu anda türkiye'nin en güzel, en barışçı, en naif insanlarını temsil ediyor. belki saflıktır bu, belki korkunç bir geleceğin ilk adımlarını böyle atmış, büyük oyunun bir parçası olmuşuzdur. ama biliyor musunuz, buna değer. türkiye'de intikamı değil, birlikte yaşamayı kabul eden, daha fazla kanın akmadığı bir geleceğin hayalini kuran bunca insanın yaşadığını bilmek, sonucu ne olursa olsun bir ödüldür. belki bir gün kaybedeceğiz, belki siyaset bizim düşündüğümüzden daha büyük bir bataklık ve yapılan pazarlıklar bizi boğacak; ama bugün birlikteyiz. bugün bu ülkenin bir kesimi, "insanız ulan biz! geçmişimiz ne olursa olsun sadece insanız!" dedi. bence bu akp'nin kaybettiği 9 puandan bile daha üstün bir başarı.
biz halkın bir kısmı olarak zihinlerimizdeki barajı yıkmışız, normalleşmek için bir adım atmışız. şimdi chp ve hdp'yi yan yana koyduğumda ne kafatasçı ne de terörist görüyorum. birbirini ve halkı dinleyerek sonuca ulaşabilecek iki parti ve "bu tarihi biz yazmadık, birbirimizden nefret etmeyi reddediyoruz" diyen bir insan topluluğu var karşımda.
şimdi ne olacak peki? hem olasılıklar hem de komplo teorileri var tüm kafalarda. benim de endişelerim var elbette. hdp "emanetinize sahip çıkacağız, yüzünüzü kara çıkarmayacağız" diyor ama hem herkesin bir fiyatı vardır hem de insan güce kavuşursa ne yapacağı hiç belli olmaz. bu endişem sadece hdp için geçerli değil üstelik. bakarsınız kılıçdaroğlu hem temiz hem dürüst bir insanoğlu değildir, hemen akp'yle masaya oturur. belki herkes omurgalıdır, kimse koalisyona yanaşmaz, bugün döviz kurlarının ve borsanın halini görenler hemen "akp iyiymiş aslında, istikrar mühim, derslerini de aldılar" der, erken seçimde adamları yeniden tek parti yapar. artık deli saçması diye bir şey yok. seçim günü insanların ellerinde tornavidayla plakasız araç avına çıktığı bir ülkede sadece delice olasılıklar olabilir.
yine de ilk iş, %10 barajının kaldırılması olmalı diye düşünüyorum. bunca zaman mecliste olan hdp'nin millet vekili sayısını artırınca, sanki ilk kez meclise giriyormuş gibi yaygaraya (ve düpedüz düşmanlığa) neden olması sadece bu saçma baraj yüzündendir.
önümüzdeki iki ay çok enteresan geçecek. yıllardır ilk kez bir seçimin ardından neler olacağını merak ediyorum.