hala aşırı sosyal bir asosyalim. mahallenin deli kadınına dönüşüyorum hızla. bahsettiğim şeyi anlamam için bu ikisini biraz açmak gerek ama üşeniyorum. eve sabaha karşı geldim, yine sabahın köründe uyandım. galiba 7.30'da uyanmaya çalışmasam hafta içi de yapabilirim bunu. resim yaptım. elma çizdim (cidden). tori amos'ın carnivale'ını dinledim. biraz "kadının -i hali" oldum, sonra geçti. kafam hala dağınık, bir miktar tek yönlü. yine kimsenin düşünmediği parlak fikri bulmaya çalışıyorum ama yarın karşıma ne çıkacağını biliyorum. içimden kasmak gelmiyor bu yüzden. ket dediğin böyle vurulur işte. kafam meşgul benim. çok işi var. ama düşünemiyor. düşünceleri başka yöne bakıyor. yazıyorum. toparlar beni biraz. düşünce müziği buldum, onunla çalışabilirim belki.
olay anlatacak değilim. yorum da yapmayacağım. bu durumda yazacağım her şey anlamsız bir kelime yığınına dönecek. aleyhime delil olarak kullanılamayacak çünkü ben bile neyden bahsettiğimi hatırlamayacağım. daha doğrusu yazıyla ilişkilendiremeyeceğim. o halde? kendi kendime konuşmak dışında pek seçenek kalmıyor. bu iyi değil. söylenemeyen sözlerin ağırlaşması gibi, kendine söylediğin sözler büyür. bir süre sonra doğru olup olmadığını anlayamazsın. kuruntudur aslında, şüpheyi kendin ekersin. ne ekersen onu biçer ancak ne yazık ki ektiğini sökemezsin. yazmak yerine böyle cümleler kurarsın. çünkü klavye kullanmak deftere yazmaktan kolaydır. tek sorun yazamamaktır.
bir de zaten yazmak falan istemiyorum. konuşmak da istemiyorum. sorun kaburgalarımın birbirine giriyor olması. onu çözmenin iletişim dışında yolları var. ne yazık ki hepsi gerçeküstü. mesela iç organlarımdan birini söküp bir dış organımın altında ezmek ilk aklıma gelen yol. yalan. ikinci. birincisi yazılmaz. şşş...
kadın -de halinde. kadın kendinde.
hala yeni bir şeye ihtiyaç duyuyorum. stoktan yiyorum uzun süredir. işimde de, yazımda da, konuşmamda da. yeni bir şeyler öğrenebilirim. enerjimin olmaması bahane değil. ilk adımı attıktan sonra dolar o kendi kendine. isteğimin olmaması bahane. onu hop diye ortaya çıkaramıyorum. 1-2 ay içinde dalmayı öğreneceğim mesela. bu bir zorlama. şu kadarcık isteğim yok aslında. hiç ilgimi çekmiyor. ama besin azaldı. iki kelimeyi bir araya getirememem yakındır. aptallaşıyorum. bu kelimeyi sevmiyorum, en az durumu sevmediğim kadar. bunları yazmayı da sevmiyorum. şahane olduğumu söyleyemeyeceksem cümle kurmanın ne anlamı var? şikayet etmeyi yakıştıramıyorum kendime.
kafam başka yerde. başkasının zihninde.
sürekli reddediyorum. bir yandan basit bir insan olduğumu bilirken, diğer yandan tüm ihtiyaçları dışlıyorum. yalnız birey güçlü birey falan değildir. sadece yalnızdır. tam da bu yüzden çok kırılgandır. kırılganlığı nedeniyle de kimseyi yaklaştırmaz yanına. ruhu kabul etse bedeni kaçar. bir türlü uyum sağlayamaz. bir türlü tamamlanamaz.
kendimi karşıma oturtup yazdıklarımı dinledim. anlayışlı anlayışlı gülümsedim. bekle çocuk. büyüyorsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder