pazar günü evde otururken içimden taşınmak geldi. ara sıra gelir bana öyle. ama gerek üşengeçlikten, gerek "ailem sülalede bir ilk yaşamaya hazır mı?" düşüncesiyle şimdiye kadar anneciğimin dizinin dibinden ayrılmadım. annemi evde bulmak biraz zor olsa da güpgüzel dizlerinin kafamın altına yerleşmesini bekledim o yokken.
velhasıl kelam, pazar günü girdi aklıma bu düşünce. girdi mi de çıkmadı. internetlerde baktım, fotoğrafta iyi görünen birkaç yer buldum. kafamda hemen 1+1 bir ev kurdum, duvarlarını beyaz, gri ve mor yaptım, kolonlardan birine batman çizdim, beyaz duvarın bir kısmını asimetrik hareketlerle siyaha boyayıp kara tahta olarak kullandım. hatta ikea alışverişini yaptım, gardırobu kendim aldım, tek başıma kendim yaptım. masamı camın önüne yerleştirdim, çalışmaya başladım falan... çok havaya girdim anlayacağınız.
sonra anneme "bugün içimden taşınmak geldi" dedim. "yapma böyle şeyler, bana kalp krizi geçirtme" dedi.
sonra babama "ya baba, ben şimdi bir yere taşınsam 'ben gitmem o kızın evine!' der misin?" diye sordum. önce taşınmamı, bu durumu sonra düşüneceğini söyledi. sonra bir de "zaten seneye de bu evde olursanız kira vereceksiniz" dedi. (bilmeyenler için not: 30 ve 25 yaşında iki kardeşten bahsediliyor.) akla karpuz kabuğu düşürmenin tüm neşesiyle "iyi fikir," dedim, "aslında bunu 18 yaşındayken düşünmeye başlamalıydın." o zaman aklına gelmemiş, çifter çifter ödeyebileceğimizi söyledi.
tam odadan çıkarken "sen daha saçlarını boyayamıyorsun, nasıl taşınacaksın?" diye sordu. (bilmeyenler için ikinci not: saçlarımın yaklaşık yarısı yıllardır beyaz ve ısrarla boyamıyorum) birinin umursamazlıkla, diğerinin giderek yükselen bir istekle ilgili olduğunu söylemeye gerek duymadım.
tabi tırsıyorum da. yalnız yaşamaktan değil, taşınma telaşından ve ya kirayı ödeyemezsem kuşkusundan. ama ödenir di mi ya? o kadar da işsiz kalmam ve bir yolu bulunup ödenir di mi?