21 Temmuz 2009 Salı

yazmak için yazmak

yine müzeyyen günlerimde olduğumdan kelli yazasım gelmiş. birkaç not yeter de artar bile.

- normalde bileğe takılması gereken bir şeyi kolumun üst kısmına taktım. birazdan şırıngayı hazırlayacakmışım gibi görünüyor. ne var ki benim aklımda conan falan var. bu vesileyle conan the bohemian diye bir karakter yaratmak istedim.

- graveyard book'u okumaya başladım. hikaye yazarken olay yerine biraz karakter odaklı olsam, görünümünü anlatırken kişiliği ortaya koysam diyorum. hiç denememiştim galiba karakter üzerine yazmayı.

- kardeş askerlik öncesi bir de tatil patlattı. gonzales ve bambuyu da bana emanet etti. bambuyla henüz iletişime geçmedim ama gonzalesi odama aldım. denyo, salak, kemircan, huhuuuu gibi kelimelerle çağırıyorum kendisini. neden çağırıyorsam... o da sürekli çekirdek yiyor. bir anda dile gelip dedikodu yapmaya başlayacak gibi bir hali var.

- bloglar arası seyahatlerim sırasında bir alice daha buldum, bir de üstüne adaş çıktık. bazen dünya küçük diyorum. ne var ki iş ve ev arası yolculuklarda hiç de öyle gelmiyor. muhakkak daha zor şeyler var ama güç gerektiren durumlar sıralamasında kıç kaldırmak üst sıralara oynar.

- dün bir toplantı yaptık. işi de beğendirdik. dallamanın teki toplantı süresince ingilizce - türkçe karması bir dil kullandı. adama kafa atmak ya da en azından laf sokmak istedim ama yemedi. iyi ki de yemedi aslında.

- ilİŞki diye bir kavram kesinlikle var. bundan memnun muyum, değil miyim, henüz çözemedim. hiç hoşlanmıyorum özledimli seviyorumlu şeyler yazmaktan fakat sevdicek kafamı çok meşgul ediyor. "bir uğraş bul, kafanı dağıt" denilecek bir durum da yok. uğraşlarım var. sadece beyin kıvrımlarımın arasından çıkıp el sallıyor, öpücük gönderiyor ve ben "neden şu anda bu adamın yanında değilim" diyerek dağılıyorum. mutsuz değilim. ama mutlu olmak için ihtiyaç duyduğum bazı şeyler var. ihtiyaç kavramından nefret ediyorum.

- nefret etmek gibi güçlü bir tanım kullanmayı hiç beklemiyordum. üstüme iyilik sağlık. mualla olduğumda duygusal davranıyorum artık.

- mualla, müzeyyen... özel günlerden daha sempatiksiniz en azından.

5 yorum:

La Santa Roja dedi ki...

müzeyyenlerimiz de tanışıyor sanırım, birlikte ziyarete gelmişler :p

İnci Vardar dedi ki...

çok geç olmadan karar verelim de sorun çıkmasın; hangimiz şizofreniz, alter ego kim olacak? :)

Aslı Soylu dedi ki...

mualla vaktiyle de pek yaratıcıydı, hala öyle galiba :) hehe conan the bohemian a bayıldım.

İnci Vardar dedi ki...

karakter biraz steven tyler biraz dorian grey gibi şekillenmeye başladı kafamda. bir sonraki muallaya kadar ingilizce hikaye çıkar bundan belki.

bir de aslı hanımcığım, kabul edersen, seni alter egom yapmak istiyorum. hem de çoğul. şöyle ki; sabahları basit bir reklam yazarı olan inci ara sıra recep ivedik'e, bazı bazı da lady avalon gibi bir karaktere bürünür. bunların müsebbibi elbette ki sevgili alter ego'su aslı soylu'dur. bunlar karakterlerini toplar, la santa roja'ya böler, müzeyyenle çarpar ve geceleri şehirde dehşet saçarlar. olur mu dersin?

La Santa Roja dedi ki...

dehşet kısmını tuttum. bence olur.