17 Aralık 2009 Perşembe

yaptığım yorumu buraya da yazmak istedim.

kadın erkek ilişkilerinde erkeğin daldan dala konması, kadının gözleri çıkana kadar ağlaması üzerine.

bu biraz da evrimsel bir durum diye düşünüyorum aslında. çoook eski çağlara, yeni yeni oluşan dna'lara gelirsek; erkek evrimleşme derdinde değil pek, her atışında öyle ya da böyle tutturuyor, çeşitli kaynaklardan çocuk çıkıyor, soy devam ediyor. kadın biraz daha ince eleyip sık dokumak durumunda. bir ürün verebilmek için bile dokuz ay beklemesi gerek, ürün bozuk çıkarsa bir dokuz ay daha... sonra bunun bir sürü farklı teferruatı var. ölme eşşeğim ölme. ister istemez daha seçici ve bağlıyız, içimize işlemiş. doğru düzgün bir çocuk yapmak istesek de soyu en iyi devam ettirecek erkeği bulup aşık oluyoruz; içimizde en ufak bir anaç duygu olmasa da.

demeye çalıştığım şu ki, erkekleri de kadınları da pek suçlayamıyorum. zira evrimle aldıklarımız pek matah şeyler değil. yaşasın mutasyon, yaşasın genetik mühendisliği!

Hiç yorum yok: