sürekli atarlanması bir yana, başbakanın en çok bu tavrına kılım galiba. ne zaman "meclise zite zite gelecekler, diğerleri de geldi" minvalinde bir açıklamasını okusam sinirlerim tepeme çıkıyor. çocukken de hiç sevmezdim bu tavırları. büyük millet meclisi küçülüp çocukların inatlaştığı oyun bahçesi kıvamına gelmiş, işe bak. biz de yönetimi bunların eline bırakıyoruz.
ama gidere gider yapmak akp yandaşını memnun ediyor mu? ediyor. bdp'nin inadı "sağlam duruş" ilüzyonu yaratıyor mu? yaratıyor. iyi madem. ciddiyetten zerre kadar nasibinizi almadan oynayın oyunlarınızı. biriniz "gebertecez ulan hepinizi" demeye devam edin, diğeriniz "barışı getiririz ama önce şeker de yiyebilelim" martavalını sürdürün. başka da hiiiç bir şey yapmayın. orduda da dağda da adam bol nasıl olsa. daha kim bilir kaç yıl ekmek yenir bu işten.
aferin çocuklar. siyaset budur. durmak yok, aynen devam.
3 yorum:
Aslına bakarsan onların pek bir suçu yok. İnsanların istediği çizgide hareket ediyorlar. Onlardan bilimadamı ya da sanatçı tavrı beklemek yanlış olur. Ellerinde olanı korumaları için arkalarına alacakları insanların desteklerini almak zorundalar. Meclistekilerin bu halde olmasının nedeni onlar değil, malesef biziz.
aslında politikacılardan bilimadamı ya da sanatçı tavrı beklemiyorum. diğer yandan "halk haklıdır" ya da "ben haklıyım" gibi bir noktada da değilim. sanırım benim istediğim halkın düşünemediklerini düşünen, gerekirse onlara rağmen bazı adımları atabilecek siyasetçiler. doğru olduğuna inandıkları bir şey varsa, ellerindekini korumak için süreçleri değil, sonuçları kullanmalarını tercih ederim. misal, iktidar partisi biz karşı çıksak bile kendi çıkarlarını gözetip basını sansürleyebiliyor. ya da bazı durumlarda gücünü olumlu yönde kullanabiliyor, misal, sigara yasağı özgürlük olmasa da sağlık açısından önemli ve cesur bir atılım. ama bazı konularda da cidden çocuk gibi davranıyorlar, bulundukları konumu hiç haketmediklerini düşünüyorum.
son cümlene de kesinlikle katılıyorum. nihayetinde bu adamlar da uzaydan gelmediler, di mi?
Siyasilerin ticaret yapma hakkı olmadığı, gazeticelerin dokunulmazlık hakkı olduğu bir dünyada dediklerin gerçekleşebilir ancak.
Ben de bu yazında anlattığın sorunları seninle birebir paylaşıyorum ama kendi kendini durmadan besleyen bir kısır döngü bu. İmkanlar dahilinde kırmak nasıl mümkün olur ona cevap bulmak lazım. Bu posta koyucu tavrın halkın kendi içinde şiddete daha çok eğilim duyması şeklinde yansıdığını da düşünüyorum. Köpeklere kurşun sıkılıp çöpe atılır, birinin beslediği kedi köpeğe parçalatılıp kafası ezilir, kaplumbağalara taş bağlanıp denize atılır... Bunların hepsi siyasilerde görülen güç gösterisinin halkın arasındaki yansıması. Birbirini destekleye destekleye çığ gibi büyüyor malesef. Neyse, çok dallanıp budaklanır daha bu konu.
Yorum Gönder