10 Ekim 2007 Çarşamba

bir blogdan başkasına

mayısta yazmışım bunu. sende de bulunsun. bir de sanırım artık yeni bir şeyler yazma zamanım geldi. neyse... al bakalım.

Unabomber

Ya Dövüş Kulübü'nü özlediğimden ya da son zamanlarda Leviathan'ı tekrar okuduğumdan, sisteme tuhaf şekillerde karşı koymaya çalışan insanlar ilgimi çekti. Bunlardan biri de Unabomber olarak tanınan Theodore John Kaczynski.

Kaczynski Harvard'da matematik profesörüyken, her şeyi bırakıp teknolojiden tamamen uzaklaşarak bir dağ evine yerleşiyor. Burada bombalar yapıyor, üniversitelere ve bir havayolu şirketine gönderiyor. Eylemleri sonucunda üç kişi ölüyor. "Mesajımızı halk üzerinde kalıcı bir etki yaratabilecek şekilde sunmak için bazı insanları öldürmek zorunda kaldık" diyor. Kaos Yayınları'ndan çıkan "Sanayi Toplumu ve Geleceği" isimli manifestosu yayınlanınca yakalanıyor. 1998 yılından beri hapiste.

Şimdi manifestoyu okuyorum. İlgimi çeken saptamalarından biri Maslow'un piramidiyle ilgili. Piramidin tepesine çıkıp kendimizi gerçekleştirmeye çalışıyoruz, temel ihtiyaçlarımız ise o kadar kolay karşılanıyor ki, bunları düşünmeye gerek duymuyoruz bile, diyor Kaczynski. Eğer bir yan uğraş bulup kendimizi gerçekleştirme aşamasına gelmezsek de canımız sıkılıyor, depresyona giriyoruz, intihar ediyoruz. Ardından da ev yapımı bombalarla medeniyeti ortadan kaldırmaya çalışıyor; daha doğrusu bir adım atıyor.

Dövüş Kulübü'nün yazarı Chuck Palahniuk'un çeşitli kitaplarında bu tavrı görüyoruz. "Sahip oldukların sana sahip olmaya başlar" diyor Palahniuk. Filmin sonunda da New York ekonomisinin kalelerini yıkıyor zaten. Film orada bitmese, reklam ajansları Tyler Durden'ın ikinci hedefi olabilirdi.Kullanılan yöntemler konusunda doğru ya da yanlış şeklinde yorum yapmayacağım ama etkileyici oldukları su götürmez. Gündem bu kadar hızlı değişiyor olmasa ya da biz bu kadar çabuk unutmasak, etkileri de uzun süre devam edebilir.

Bu yazıyı kafamdakileri tam olarak toparlamadan yazdım ve nasıl bir sonuca varmaya çalıştığımı hatırlamıyorum. Yazılı düşündüğümü söyleyip üç nokta koyayım sonuna...

Bu arada, manifestoyu merak edenler orijinal metni ve çevirisini aşağıdaki adreslerde bulabilir:
http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=404
http://www.soci.niu.edu/~critcrim/uni/uni.txt

Hiç yorum yok: