3 Ekim 2009 Cumartesi

handan kadınlar

ne mum kokulu ne de tatminsiz. bazen neşesiyle etrafı yakıp kavuran, bazen buzdolabı kadar soğuk ama hep kendi içinde, hep kendiyle. içinde "kendi" olmaktan doğan bir mutluluk, herkese gösterilmeyen sonsuz bir sevgi. kalbi sevmek için atan kadınlar, üzüntüsünü kendine saklayıp en ufak sevincini başkalarına da bulaştıranlar. aklına güvenen, duygularını hep dizginleyen ama yeri geldiğinde kalbini sonuna kadar açabilen bizler.

ideallerimiz var bizim, hayatımız var. kendi kendimize yeteriz ama her şey tastamam da olsun isteriz. bizler eksikliğimizi saklarız başkalarından, ideallerimizin yüzü olacak, ona can verecek kişiyi bekleriz. bardan adam kaldırmaktan kolay bir şey yoktur ama biz sadece bacaklarımızın arasında değil, kalbimizde ve beynimizde yer edecek kişiyi isteriz. sadece sevmek ya da sevilmekle yetinmez, tamamlanmadığımız zaman sıkıntıya düşeriz. sıkılana kadar da elimizden gelenin en iyisini yapar, karşımızdakine kendini tanrı gibi hissettiririz. tripten anlamayız biz, ortak mutlulukları çok severiz.

bizler kadınız. gerçek kadınlar. erkek algısına göre şekillenmemiş, kafaları dolu, kalpleri çarpan kadınlar. tutkularımız ve isteklerimiz var. ama kimseden bir şey istemeyiz, dilencilik kanımızda yok. en büyük arzumuz kendisini bize sunduğu anda gözlerinde beklediğimiz ateşi bulamazsak, onu reddederiz. çoğu kişi bu reddi kaldıramaz, nasıl olup da tanrı'dan paçavraya döndüğünü anlayamaz. bizler riya karşısında hayat karartan kadınlarız. bunu sadece giderek yaparız.

halide edib yaşasaydı da arkadaşım olsaydı keşke diyemem. şimdi onun yerinde biz varız.

Hiç yorum yok: