13 Ağustos 2010 Cuma

sıcak vs.

dün gece sıkılınca kendi kendime çok güldüm. burak bir kitap verdi, esneye esneye onu okuyordum. kitapta ne onaylayacağım ne de muhalif olacağım bir şey buldum, hiçbir şey de öğrenmedim. dolayısıyla bitse de gitsek diye okuyorum. neyse işte, o canımı sıktı. zaten hava çok sıcak.

sonra balkona çıktım, belki meteor görürüm diye. ama koskoca şehirleşme diye bir şey var, meteor yağmurundan dilek bile tutturmuyor. ona da sıkıldım. zaten sıcak. of...

bir de gezegenlerin saygı duruşu var tabi. evren'le melike'yi aradım. evren'e "bak canım, kıyamet koptu kopacak, seni çok sevdiğimi bil" dedim. melike'yle yeni zelanda kıyamete girmiş midir, şimdi kopuyorlar mıdır diye konuştuk. ulan biz bir meteor göremiyoruz... sıkıldım işte. sıcak ulan!

yattım sonra, biraz uyudum. kaşınarak uyandım. şişmanlamış sivri sinekler üstümden pike yaparak geçiyor. saat 4 gibi. dört saat daha çekilmez bu dedim, ışığı açtım. gözlerim çipil çipil. ama sinek hayvanları o kadar çok kanımı emmişler ki dana gibiler. aldım elime tişörtümü, başladım kafalarına kafalarına indirmeye. üzerimde iki litre off var bu arada, hayvanlar hiçbir şeyden etkilenmiyorlar artık. vurduğumda ölebilmelerine şaşırdım desem yeridir. sonra duvarlar leş gibi oldu tabi. temizlemedim, yattım. ama yine sıcak...

rüyamda john connor tipinde bir terminator üretildiğini gördüm. john da hapsedilmiş, revolution tarafından kurtarılmış ve uçağa bindirilip güvenli bir yere götürülecek. terminator john'u uçağa binerken görüyor, kapı kapanırken koşmaya başlıyor. uçak da nasıl teknolocik, nasıl inovatif... rüyamda hikayeyi anlattığımı duyuyorum: "tabi terminatör de giden uçağı durdurmaya çalışacak değil, belli bir karizması var onun da. efendi gibi uçağın kanadına atlıyor, kanadın şeklini alarak (vay anasını, teknolojiye bak be! valla süper kanat oldu elemandan, çok şık!) gizlice takip ediyor." uyandım. güldüm. sinekleri duydum, canım sıkıldı. çok sıcak anasını satayım.

birkaç sinek daha katlettikten sonra, hele uçamayacak kadar şişmanlamış bir tanenin işini bitirdikten sonra dedim ki; bunlar büyüyünce bit, sonra da yarasa oluyor herhalde. daha fazla büyürlerse vampir bile olabilirler. bit ve sinek ısırıp kan emince kaşındırıyorsa belki vampirler de ısırdıkları yerde sadece enfeksiyona neden olup kaşındırıyorlardır. daha büyük olduğu için kaşıntısı da daha fazla oluyordur. kendi kendime gülerken uyumuşum. yine de çok sıcak.

sabah uyandığımda leş gibiydim. aklımda ceylan ertem'in söylediği fikrimin ince gülü vardı. şöööyle bir hüzünlendim. üstüme giydiğim elbise üşengeçlikten buruş buruştu, annemin kızacağını düşündüm. çöp atmak için masamın altına eğildim. iki sivri sinek baş aşağı duruyorlardı. annem ütüsüz elbise giydiğim için kızdı. güne ne kadar haklı başlamıştım. korkarım bugün de çok sıcak geçecekti. ne yapalımdı.

Hiç yorum yok: