bugün biraz konuşkan bir günümdeyim. taksiciyle muhabbet ettim mesela, kaldı ki hiç adetim değildir. ajansın olduğu binaya girerken, kapıdaki güvenlik görevlisi amcayla ayak üstü fırtınanın götürdüklerine vah vah ettik. gidip bir yerde tek başıma otursam, orada da kesin konuşacak birilerini bulurdum.
bunun yerine büttüüüün dünyanın buluşma noktası, uygarlığın modern topluma en büyük armağanı, en sevdiğimiz zaman öldürgeci feysbuka girdim. "madem sosyalim bugün," dedim, "layk da veririm, video da paylaşırım, yorum da yaparım, keyif benim değil mi ayol?!" ve yaptım bunu. bu saydıklarımın hepsini üçer beşer gerçekleştirdim. tabii bu da pek adetim sayılmaz.
aslında böyle olmayabilirdi. finlandiyalı bir elemanın yazısını görene kadar , her zamanki mallığımla şöyle bir arkadaşlara bakıp çıkacağımı düşünüyordum. ama bunu okuyunca içimde bir şeyler kıpırdandı. bir yandan "yooo yooo! sosyal içerikli mesaj mı? hağyııır!" derken, bir yandan da başlığı yazmaya başlamıştım bile: "türk olmaktan gurur duyanlar, sizin dayanağınız nedir?"
şimdi 21 yaşındaki bu öğrenci, nam-ı diğer fin bebesi, insanına değer veren bir ülkede yaşamaktan gurur duyduğunu söylemiş. ama öyle işkembeden sallayarak dememiş bunu, nedenlerini sıralamış. demiş ki, "biz verginin fenafillahını ödüyoruz ama hepimiz de bundan ziyadesiyle faydalanıyoruz. ben köyün tekinde yaşarken şehirlilerin aldığı tüm hizmetleri alabiliyorum. okula mokula para vermiyorum, üniversiteye gitmem için devlet bana para veriyor. sağlık sigortasına da ihtiyacım yok, bu ülkede herkesin en iyi sağlık hizmetini almaya hakkı var. şu genç yaşımda riske girip iş kurmak istersem kurarım, batarsa da batar, sonuçta aç kalmayacağım. günün birinde de yaşlanmaktan hiç çekinmiyorum, emekli olduğumda sürünecek değilim."
sözlerini "ben %99'um" diyerek bitirmiş, zira yazıya "şu amerikalılar'ın haline çok üzülüyorum ya" diye başlamış. üzülür tabii. o rahatlıkta mizah yapamıyor ki sabi, ciddi ciddi anlatıyor sadece, üzülmesin de ne olsun?
oysa biz öyle miyiz? dünyanın en hızlı gelişen ekonomilerinden birinin sahibi olan biz gururlu türkler, gülmekten kendimizi alamıyoruz çoğu zaman. şikayet ederken kahkahalar atıyoruz. dayak yerken yerlere yatıyoruz. eleştirirken bıyık altından gülüyoruz ki şaka sansınlar, tutuklamasınlar.
daha ne yapacaktık ki? ağlayınca da meme vermiyorlar, "takla at da sevindiğini görelim" diyorlar.
Levent Son Gelen Zamları Yorumluyor from Heberler on Vimeo.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder