2 Mayıs 2012 Çarşamba

her şeyin fazlası zarar

bugün okumuşsunuzdur, okullarda süt dağıtımı başlamış ve bir sürü öğrenci zehirlenip hastaneye kaldırılmış. "insanlık hali, olur öyle" demek istemiyorum ama olmuş bir şekilde. ben bunu demek istemezken, bülent arınç reyiz muhteşem bir şey diyerek ufkumu açtı, ağzımı da bir karış açık bıraktı.

beyefendi çok enteresan bir mantık yürütüp çocukların "aşırı dozda sütten" etkilenmiş olabileceğini söylemiş. olmaz mı? olur. çünkü neden? düşünün bir; ben şimdi bir şişe süt içsem bir şeycik olmaz. çünkü bünyem alışık. peki bir şişe aslan sütü içsem ne olur? karın ağrısı çekerim, üstten alttan çıkarmaya başlarım, kendimi kaybederim. peki neden? aslan sütü bozuk diye mi? hayır efendim! alışık olmadığımdan, aşırı dozda içtiğimden.

hem velev ki bozuk olsun. insan bu tip bakterilere daha çocukken bağışıklık kazanırsa büyüyünce ona ne soğuk algınlığı ne de kanser işler. toplumumuzun sağlık standartları böyle yükseltilecek, bir yerden sonra sigortaya ya da aile hekimlerine bile ihtiyaç kalmayacak. ihtiyaç duyanlar da zaten "beleş ne de olsa" diye gidip cüzdanı bırakınca akıllanacak. ahanda buraya yazıyorum: bugünkü doğal seleksiyon süreci sonucunda gelecek nesiller hastalık nedir bilmeyecek.

toplumumuzda fazlası zarar olan bir diğer konuysa sanat. malumunuz, biz her fırsatta sinemalara, tiyatrolara, operalara, balelere giden, sanatın hiçbir türüne kayıtsız kalmayan bir toplumuz. bunun için her fırsatta teşvik ediliyoruz. devletimiz oyunlarını cüzi miktarda afişle tanıtmakla kalmıyor, tiyatroya ilgimizi artırmak için elinden geleni ardına koymuyor. bu iş için ayırdığı bütçe üfff denecek miktarda. misal, yunanistan'a hibe etsek, şimdi kalkınmışlardı.

bizim böyle içimiz dışımız sanat olunca tabii devletimiz gereğini düşündü, son aşamada devlet tiyatrolarını özelleştirmeye ve uygun bulduğunu desteklemeye karar verdi. çok yerinde bir karar. bu sayede tiyatrolar alabildiğine kâr amaçlı hale gelecek, daha fazla reklamı yapılacak, izleyiciler özendirilecek. tek sorun şu ki, özenen kitle artık oyunları 8 tl ödeyerek izleyemeyecek. tabii bu da sorun değil, aksine çok güzel bir gelişme. bu sayede özendikleriyle kalan pis fakirler sanatı kirletemeyecek, hali hazırda tiyatro izleyicisi olan biz elitler oyunları daha rahat izleyebileceğiz. şahsen bu sınıf farkı yüzünden özel tiyatroları tercih ediyordum hep. şimdi gönül rahatlığıyla ruhi bey'e "asıl ben nasılım?" diye sorabileceğim.



toplumun bir kesimi de tiyatrosuz kalıversin canım. benim asıl derdim başka ama. şu sakız sorunu ne olacak? özelleşince cakkada cukkada çiğneyebilecek miyiz?

2 yorum:

Edebali dedi ki...

Yalnız Faysal Yıldırım, Cihat Akbel gibi twitter kullancılarının yazdıkları twitleri ciddiye almıyosun di mi? Onlar tüm konuları böyle kendilerine has, ilginç, komik bir üslupla işliyorlar. Şahsen ben komik buluyorum onların yazdıklarını. :)

İnci Vardar dedi ki...

Ben Twitter'ı hiç takip etmiyorum aslında, bu resmi başka bir yerde gördüm, güldüm ve buraya yerleştirdim. Diğer yandan da takip etsem iyi olur. 140 karakter deyip geçmemek lazım, ciddili ya da komikli çok başarılı yorumlar çıkabiliyor. Doğru düzgün hiciv yapabilsem ben de Avatar'la Hamlet'i karşılaştırırdım herhalde. :)