sevgili yavrumuz sofi (kendisi aslen bir kedi olmakla birlikte ara sıra tavşan veya sincaba da dönüşebiliyor) 3-4 hafta kadar süren ve bizi umutsuzluklara gark eden sokak maceralarının ardından yuvasına döndü. geldiğinde tek tek basaraktan, sek sek sekerekten yürüyordu ki, kısa sürede bunun kalça kırığı olduğunu öğrendik. tek bacağın sağından girip solundan çıkan köpek dişi iziyle birlikte hayli şenlikli zamanlar geçireceğimizi de çoktan anlamıştık.
veteriner bu arkadaşın fazla hareket etmemesi, hatta kutusundan çıkmaması gerektiğini söyledi. ardından sofi "the space cat" dünyanın kalan kısmından izole edilmiş, günlerini bir odada tek başına geçirir olmuştu. ancak kapu "the big brother" odada neler olduğunu ziyadesiyle merak etmekte, kapı önü turlarında miyavlama kanonları bestelemekteydi. ayrıca odadaki yatak sofi'nin hareketini kısıtlamak bir yana, hayvancağızı adeta hoplayıp zıplamaya teşvik ediyordu.
bu nedenle sofi mekan değiştirerek banyoma taşındı. onunla birlikte ben de zamanımın büyük bölümünü oturma odası yerine banyoda geçirmeye başladım. turuncu polar battaniye veya banyo paspası üzerinde insanın bütün elektriğini alabilecek zamanlar geçiriyoruz. çünkü bebekliğinden beri insanlardan sevgi dışında bir tepki görmemiş olan bu tavşan kılıklı, kendisini okşayan ele patisiyle dokunmak, uzanan kolu kucaklamak, banu alkan pozlarında gerinmek, karnını sevdirmek gibi hoş temassal özelliklere sahip.
dün akşama kadar banyo dışında bir dünyadan habersizdi ve nedense keşfe çıkmak için hiçbir hamle yapmamıştı. ne var ki, sevdiceğim gelince kedimizin oidipus kompleksi ortaya çıktı. birbirimize sarıldığımızda bacaklarımıza sürünüp miyavlamalar, evren'in ardından banyodan çıkmaya çalışmalar... daha bebekken annesinin kucağından alınıp evren'in şefkatli kucağına bırakılınca böyle oluyor. o gidince yine bana kaldı tabii zibidi. şimdi oyuncağı falan da yok, küçücük bir yerde yiyip içip yatıyor zavallım. sıkılmasın diye yanına bir kitap bırakacağım ve okumayı öğreteceğim galiba. sonuçta isminin uzun hali "sophisticat", neden olmasın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder