- külliyen spoiler -
önce müthiş bir keder çöküyor insanların üstüne. birer anı olarak geride bıraktıklarını, pişmanlıklarını, kırdıklarını ve kırgınlıklarını hatırlıyorlar.
hemen ardından koku alma duyuları kayboluyor.
sonra büyük bir panik yaşıyorlar. bir anda her şeyin ellerinden kayıp gittiğini, yalnız öleceklerini, o anda bile ne kadar yalnız olduklarını anlıyorlar. mahşerin dört atlısından biri dokunmuş gibi acıkıyorlar.
ellerine geçen her şeyi yedikten sonra tat alma duyusu gidiyor.
ardından, aniden öfkeleniyorlar. her şeye ve hiçbir şeye. öyle kırıcı, öyle yıkıcı ki, hastalık bile olsa insanı paramparça ediyor.
ve herkes sağır oluyor.
son olarak, bir pırıltı yakalıyorlar. ani bir mutluluk, huzur ve aydınlanma hali. birbirlerine verdikleri değeri görüyor, affediyor ve seviyorlar.
sonrası karanlık.
bir de duyular kayboldukça güçlenen bir aşk var. sevgililer dünyanın en cillop gibi insanlarından eva green ve genel takdir unsuru ewan mcgregor.
bu arada abuk subuk şeyler yiyip zehirlenmemelerini, bazı şeyleri "hasta psikolojisi işte eheh" deyip geçmemelerini ve aşk kısmının biraz derinliksiz kalmasını önemsemiyorum. valla mühim değil ya. sıradışı bir olay anlatılırken aşk sıradan kalsın, izleyicinin tutkusal beklentilerini karşılamasın. zaten sıradan aşk en güzeli. çoğu zaman en anlatılmazı.
ekşi sözlük'e de baktım. biri perfect sense için felaket senaryolu filmler arasında sanırım en kötüsü demiş, the happening'in yanında berbat kaldığını söylemiş. götümü yesin o benim. zaten happening'i bu kadar beğenen insanın film zevkine güvenmemek lazım.
"ben ne yapardım?" diye düşünmeden edemedim. bir de o öfke anında evren'le birbirimize neler söylerdik diye düşündüm. sevgililer aslında birbirinin canını acıtmasını en iyi bilebilecek kişiler. düşünürken üzüldüm. son duyu kaybından önce gözlerim doldu. sade mutluluklar, çok yoğun bir doyum yaratan sevgiler benim gözlerimi doldurur.
götlek senaristler ve yönetmenler hep böyle öforik aşıkların başına bir şeyler getiriyorlar. yavşaklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder