24 Nisan 2011 Pazar

boş bir gün

bugün düşünmem gereken bir iş yoktu ve dünya kadar vaktim vardı. gaipten sesler'e hikaye yazdım. kafamdaki bir fikirle ilgili olduğu için birkaç bölüm in treatment izledim. dizi olarak bokuma benzediğini düşünüyorum. kafamdaki şeyle de alakası yok. o gazla kendi fikrimle ilgili notlar aldım. biraz daha araştırma yaptıktan sonra ortaya enteresan bir şeyler çıkarabilirim belki. biraz "karısını şapka sanan adam" okudum. gözlerim yoruldu. kahve yerine koymadığım fındıklı üçü bir aradalardan içtim. bugün görüşemediğim sevgilimle konuştum. onu yine çok sevdim.

sonra biraz "çoluk çocuk" okudum. patti smith dinlemek istediğimi fark ettim. müzik dinlemek benim için hiçbir zaman başlı başına bir iş olmadı. ama müzikle birlikte okuyamıyor ve yazamıyorum. resim yaptım. önce bir kadın kafası çizdim. bunu bir at gövdesiyle tamamladım. uzun süredir resim yapmadığım için elimin neredeyse kontrolsüz kaldığını fark ettim. gölgelendirmeyi bile unutmuş gibiyim. biraz karalama olduysa da ne çizdiğim anlaşılıyor, fena bir başlangıç sayılmaz.

haberlere göz attım. ösym'nin yine sıçtığını öğrendim ama şaşırmadım. ekşi sözlük'e baktım, otobüste öpüşme protestosunun yapıldığını öğrendim. çevremle biraz daha ilgilensem belki katılırdım diye düşündüm. bunu hiçbir işe yaramayacağını, bugün haber değeri taşısa da yarın unutulacağını bilerek yapardım. hatta yürüyüşlerin, eylemlerin, protestoların saçma olduğunu bilerek; işlevlerine ve faydalarına inanmayarak yapabilirdim bunu. çünkü daha fazlasını yapmıyorum. bir de yazı yazıyorum arada. sayılır mı?

belki bir gün görmek istemediğimiz şeylere "yapamazsınız, bu ahlaksızlıktır" demek yerine kafamızı çevirip bakmayacağımız günler gelir. o zamana kadar hakkımızı elimizden geldiğince savunuruz. belki bir gün, kaskatı görünen ahlak kurallarını bile gevşetebiliriz. ne de olsa kanun değil, düpedüz uydurma.

Hiç yorum yok: