10 Haziran 2011 Cuma

vatandaş kime güvensin?

televizyonla ilişkim sıfıra yakın. babam ise her akşam haber ve tartışma programları izler. birbirimizle iletişimimizin kısıtlı olduğunu söyleyebilirim ama konuştuğumuzda da sorun çıkmaz. tartışırken küçük harfler kullanırız ve birbirimizi yargılamayız. birbirimize saygılıyız anlayacağınız.

geçen akşam bu kısıtlı iletişim zamanlarımızdan biriydi. birlikte haberleri izledik. libya'dan, suriye'den ve orta doğu'nun halk ayaklanmalarından bahsediliyordu. "umarım türkiye'de böyle bir şey olmaz da bizim psikopatlara gün doğmaz" dedim.

"orada insanlar öldürülüyor," dedi, "türkiye'de tabii ki böyle bir şey olmaz. polis protestolarda çıkan olayları yetkisi dahilinde dağıtıyor sadece."

"iyi de babacım, bunlar biber gazlarını da coplarını da insan gibi kullanmıyorlar. protestoda böyle davranıyorlarsa halk ayaklanması durumunda kim bilir ne yaparlar." diye cevap verdim.

babamın tutumu abarttığım yönündeydi. hatta sinirlendiğini hissettim, bir an sadece muhalefet olsun diye mi böyle konuşuyorum diye düşündüm hatta. bu düşünce sadece bir an sürdü. babam "saçmalama" tonuyla biber gazının dünyanın hemen her yerinde kullanılan, insan haklarına aykırı olmayan, doğal olarak türk polisinin de kullandığı bir araç olduğunu açıkladı. yöntem ölümcül olmadığına göre insan hakları ihlali, dolayısıyla sorun yoktu onun gözünde.

dediğim gibi, kendimden şüphem sadece bir an sürmüştü. türkiye'de biber gazı stoklarının bir halk ayaklanmasına gerek kalmadan, zamanından çok önce tükendiğini hatırlattım. metin lokumcu'nun nasıl öldüğünü hatırlattım. bebeğini düşüren kızı, sürekli konuşulan orantısız güç kullanımını hatırlattım. "bunları yapan insanların bir halk ayaklanması sırasında ne kadar vahşileşebileceğini tahmin edebiliyorum" dedim.

sonra başka habere geçildi. ülke gündemi gibi bu konu da yeni haberler arasında kaynadı gitti.

sonra bugün hopa olaylarını protesto etmek için akp ankara il başkanlığı önünde gözaltına alınan eylemcilerle ilgili haberi okudum. kendi kendime "umarım bu halk ayaklanmaz," dedim, "yoksa türkiye'nin kınadığı tüm orta doğu diktatörleri kıçlarıyla gülerken, amerika buraya da özgürlük getirmeye çalışacak."

aslında the economist'in makalesiyle başlayan haber/uyarı dalgası zemini hazırlamakta oldukları konusunda şüphe uyandırmıyor değil.

1 yorum:

sokakpergeli dedi ki...

"What is necessary is never unwise"
Star Trek /*The Future Begins

http://en.wikipedia.org/wiki/The_Tower_(Tarot_card)