malumunuz, sansürsüz internet mail grubuna üyeyim, ya noğlacağıdım? grupta her çeşit insan var elbette. böyle ateşli fikir savunucuları, etliye sütlüye bulaşmayanlar, cevap arayanlar, fikir yürütenler, öfkeliler, umutsuzlar, neşeliler... hemen herkes var yani. bir tek "saçmalama yeaa, sansür süper bişidir ve çok da gereklidir benca" diyenler yok. ama öfke var işte. hem de büyük miktarda, paranoya oluşturacak şekilde. nasıl bir negatiflik, nasıl bir atışmaya davet ortamı...
bir insan evladı gruba yeni girmiş sanırım, "internet dediğin öyle tamamen sansürsüz olmaz, çoluk çocuk da giriyor buraya, ben de bu yüzden çıkmak istiyorum bu gruptan ama nasıl yapacağımı bilemedim" demiş. sonra buna karşılıklar gelmeye başladı. yok efendim çocuğuna kendin terbiye verirsin, senin çocuğun ayıp şeyler görmesin diye benim internetimi kesmeye ne hakkı var bu devletin falan. tamam, doğru bu söylenenler ama kadın da "bence devlet kafasına göre sansürlesin" demiyor ki, öyle demediği için bu gruba üye olmuş.
ben de araya kaynayıp bir şey yazdım, olduğu gibi yapıştırıyorum buraya:
"Burada bahsedilen sansür konusu pek de çocuklarla ilgili sayılmaz. Muhtemelen aylar, hatta yıllar önce bu konuları konuşmaya başladığımızda aramızda değildiniz, bu nedenle kısa bir özet geçmek ve derdimizi minik bir örnekle olabildiğince açıklamak istiyorum.
Kanunen yasaklı olan, örneğin çocuk pornosu içeren, uyuşturucu maddelere özendiren, intihara yönlendiren sitelere sansür uygulanmasın demiyoruz. Ama yıllardır kapalı olan web sitelerinden biri evrimci biyolog ve yazar Richard Dawkins'in sitesi. Neden kapandı? Çünkü adam evrimin varlığından ve tanrının yokluğundan bahsediyor. Okyanus ötesinden birileri de benim inançsızlığıma saygı duymadan, Silivri'deki bir mahkemede oldu bittiye getirerek, tamamen sorgusuz sualsiz bu siteyi kapattırabiliyor.
Bunun gibi birçok örnek var. Sansürden kastımız da çocuklara zararlı olan bir içerik değil. Özgür bireylerin tercihlerine saygı gösterilmeyen, bilgi alma ve yayma hakkının engellendiği faşizan bir oluşum.
Elbette siz de istediğiniz zaman grubu terk etmekte özgürsünüz. İstediğiniz bilgiyi almanıza, istemediğinizi ise yok saymanıza bir itirazımız yok. Ancak yazınız asıl sorunumuzu pek anlamadığınızı hissettirdi, bu nedenle açıklama yapma gereği duydum."
kadın yazmaya makul bir şekilde devam etti, hiç de öyle negatif olmayan bir tonda. "birbirimizi anlamalıyız" dedi, "eleştirmeden, saldırmadan, eylemlere girişmeden önce birbirimizi dinlemeliyiz." verilen cevapların negatifliğinden hiçbir şey eksilmedi. kadın bir mesajdan sonra "defol git diyorsun yani?" diye cevap verdi birine ve ne acıdır ki haklıydı. bir araya gelip bir şeyler yapabileceğimize inanan, bu nedenle grup kuranlar öfkelerine yenilip insanları kolayca kaçırabiliyor. oluyor bu gerçekten. olmuyor mu?
kadına özel bir mail gönderdim, yine açıklama yaptım. onu gruba göndersem daha büyük yaygara kopacaktı diye düşündüm.
geçen gün soruyordum ya, "ev ev dolaşıp mı anlatmalıyız derdimizi?" diye. sanırım gerektiğinde bunu yapabilmeliyiz. insanları bir yere toplayıp gruplara hitap etmek yerine, yeri geldiğinde bir kişiye kendimizi tamamen anlatabilmeli, en azından bir kişi tarafından "gerçekten" anlaşılabilmeliyiz. ece temelkuran biz burada devrim yapıyoruz sinyorita'da yazmıştı "dünya artık büyük sözlerle değil, küçük insanlarla değişiyor."
birilerinin değişim için elini taşın altına koyması, öfkesini kaybetmeden ama ona yenilmeden, derdini gerekiyorsa teker teker herkese anlatması gerekiyor.
bir gün sonra gelen ek: bahsettiğim kadın gün boyunca devam eden mail trafiğinde bir ara gemi azıya aldı, sadece provokasyon amaçlı yazmaya ve haklı olduğu dışında elle tutulur hiçbir şey söylememeye başladı. fazla üzerinde durulmasa kendiliğinden yatışacak bir durum ilerleyen saatlerde kadının kötü niyetli birine dönüşmesiyle sonuçlandı. enteresandır, konuşmaya "ben bu gruptan ayrılmak istiyorum" diye başlayan kadın, birkaç saat sonra "beni gruptan atamazsınız, resmen sansürcüsünüz" diye ağzından salyalar fışkırarak bağırıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder