7 Ekim 2011 Cuma

Green Grass


Kadın rüya görüyordu. Bazen de hayal. Sanrı aşamasına ulaşması için beyninin çok yol alması, rüyalarını ve hayallerini unutması gerekecekti.

Rüyasında kadın bir mezarın başındaydı. Başını eskiden sevgilisinin kalbinin attığı yere yasladı. Kucaklamak için uzanan kolu bir avuç toprağı sardı. Yeşil çimenlerin üzerine uzandı ve onu sevdiği zamanları anımsadı.

Gel, diyordu adam toprağın altından, çekinme, yaklaş. Kadın gözleri dolu dolu - ama ağlamadan - içini çekerek uyandı. Yanında yatan adam hafif hafif horluyordu. Bir süre uyuyan adamı izledi. Sabah yine yalnız uyanacağını fark etti. Tek başına kahvaltı edeceğini, işe gideceğini ve kapıyı anahtarla açarak eve gireceğini.

İnsanı küçük şeylerin ele verdiğini düşünürdü. Ağızdan istemsizce çıkan bir kelime, dudaktaki küçük bir seyirme, unutulmuş ufak bir detay. Büyük hataları affetmek daha kolaydı, küçükler ise tam anlamıyla nifak tohumuydu. İsmini tam olarak koyamadığın için tedavisini bulamadığın bir tümör gibi, çok geç olana kadar beyninde büyüyüp dururdu. Asıl küçük şeylere dikkat etmek gerekiyordu.

Çekmecedeki şırıngayı çıkarırken kadın bunları düşünüyordu.

- o -

Polis kadının terkedildiğinden emindi. İfade verirken bile o kadar çok konuşmuş, kayıp eşini o kadar çok kötülemişti ki, polis onunla bir ömür geçirmenin kabus gibi olacağını düşünüp ürperdi. İşin kötüsü, bu kabustan uyanmanın tek yolu uyumaktı, tabii kadının en azından uyurken çenesini kapadığı varsayılırsa.

Görünüşe bakılırsa, adam düşman sahibi olamayacak kadar sıradan biriydi. Başarılı bir borsacıydı. Dünyanın tepe taklak olduğu dönemler dışında hiçbir müşterisine para kaybettirmemiş, kriz durumlarında da zararı makul düzeylerde tutmayı başarmıştı. Güzel bir arabası, güzel bir banka hesabı ve en azından paketi güzel olan bir eşi vardı. Sigara kullanmıyor, düzenli spor yapıyor, mezun olduğu okulların pilav günlerine katılmayı ihmal etmiyor, eve iş getirmek yerine ara sıra ofiste sabahlıyordu.

Kadın Uzak Doğu borsalarından bahsederken polis de adamın geceleri kim bilir nereyi ofis olarak kullandığını düşündü. Dudağının kenarı istemsizce, sadece 1 milisaniyeliğine kıpırdadı. Kadının bu kadar küçük bir hareketi gözden kaçırmaması ise dakikalarca süren bir "siz erkekler" seansının başlangıcı oldu.

Kayıp ihbarı alındıktan sonra aramaya başlamak için 24 saatin geçmesi gerekiyordu. Adam kendini alkole boğduktan sonra aptallık edip evine dönmüş olabilirdi. Polis buna pek ihtimal vermiyordu ama adam o kadınla sadece güzelliği için evlenecek kadar aptalsa, her şeyin yoluna gireceğini düşünecek kadar Polyanna ruhlu da olabilirdi. Polis, pişman olacağını bile bile teyit etmek için kadını aradı. 5 gün sürmüş gibi gelen 5 dakikalık hakaret fırtınasının ardından soruşturmayı başlattı.

Aslına bakılırsa, adamı ortadan kaldırmak isteyebilecek tek kişi eşi olabilirmiş gibi görünüyordu.

- o -

Kadın uyku tutmadığında yatakta dönüp durmak yerine kendini yormaya çalışanlardandı. Sabaha karşı uyanmışsa bahçeyle ilgilenir, gece yarısıysa bütün mutfak dolaplarını aşağı indirirdi. Sırf uykusu kaçtığı için sık sık birbirinden lezzetli yemekler yapar, hepsini yiyemediği için her hafta sokak hayvanlarına ziyafet çekerdi.

Bu gece banyo temizliğiyle başlamaya karar verdi. Küveti ve fayansları hastanelerin steril odaları kadar hijyenik hale getirdiğinde henüz yeteri kadar yorulmamıştı. Mutfağa geçip içinden bir kez bile dana eti geçmemiş kıyma makinesinde etleri hazırlamaya başladı. Uyuyakalmazsa yüzlerce köfte hazırlayacaktı. Kalın, baharatsız, %100 et köfteler. Sokak hayvanlarının bayram etmesi için onları kızartmasına bile gerek kalmayacaktı.

Bütün eti kıyma makinesinden geçirdikten sonra saate baktı. Neredeyse 4.30 olmuştu ama hala uykusu yoktu. Bahçenin mutfak penceresinden görünen kısmı hala zifiri karanlıktı ama yakında diğer taraftan güneş doğmaya başlayacaktı. Mutfak penceresi, büyük ağacın gölgesi nedeniyle bunu bir süre daha farketmeyecekti. Bahçede biri büyük, diğerleri henüz fidandan ağaca yol alan büyüklüklerde altı ağacı vardı. Büyük ağaç dışında hepsini kendisi dikmişti. Hepsini sevgiyle sulamış, gübrelemiş, ölü dallarını kimseden yardım almadan kesmişti. Ağaçlar onun hem çocuğu, hem sırdaşı hem de sevgilisiydi.

Henüz uykusu gelmediğine göre bugün sırdaşlarına bir yenisini ekleyecekti.

- o -

Polis adamın gidebileceği her yeri inceliyor, tüm tanıdıklarıyla teker teker görüşüyordu. İş yeri ve spor salonu incelemelerinde şüphe uyandıracak hiçbir şeyle karşılaşmadılar. Araştırmalar adamın telefonunu sadece eşinden azar işitmek ve işle ilgili görüşmeler yapmak için kullandığını gösteriyordu. Ayrı bir hattı bulunmuyordu, ofisinin hiçbir yerinde şüpheli notlar yoktu, randevu defteri kullanmıyordu, e-postaları özel yaşamıyla ilgili en ufak bir bilgi vermiyordu. Adamın görünürdeki sicili bebek poposu kadar pürüzsüz, başkalarıyla paylaştığı sırlar yok denecek kadar hiçti.

Polis böyle tipleri iyi bildiğini düşündü. Kusursuz erkek profili içinde robot gibi yaşıyor, 35 yaş civarında, ölüm korkusu ilk yoklamalarına başladığı sıralarda, kendilerine ne biçim bir hayatları olduğunu sorup ya çocuk yapıyor ya da evden kaçıyorlardı. Örneklerini görmüştü. Gördüğü örnekler çocuk yapanlarla, evden kaçanlar ise Rus edebiyatıyla sınırlıydı. Aklı Rus edebiyatına kaymışken, adamın bir Rus'la kaçmış olabileceğini düşünüp gülümsedi. Ufacık gülümsemesi, adamın eşinin aklına gelmesiyle birlikte yerini sıkıntılı bir somurtmaya bıraktı.

Her şeyin bu kadar normal olması anlamsızdı. Adamın ortadan kaybolması için bir neden gerekiyordu. Eşi yeterliden de büyük bir nedendi ama polis kadına gidip "bu kadar şirret olmazsanız en azından bundan sonraki evliliğinizde bir şansınız olabilir" diyemezdi. Kimsenin öldürmeye bile tenezzül etmeyeceği bu adam bir yerlerde ipucu bırakmış olmalıydı. Tek sorun, bu kadar steril bir ortamda ipucunun halı püskülü gibi görünebilecek olmasıydı.

Ofisteki araştırma ikinci kez aynı sonuçsuzlukla devam ederken adamın arabasının bulunduğu haberi geldi. Hayır, kendisi arabada değildi; hayır, anahtar da yoktu; hayır, boğuşma izine rastlanmamıştı; hayır, kendisinin ve eşinin parmak izleri dışında bir iz bulunmuyordu. Araba Levent’te bir alışveriş merkezinin otoparkındaydı. Kamera kayıtlarına göre adam eczaneye uğrayıp vitamin aldıktan sonra alışveriş merkezinden çıkmıştı. Metro kameralarında görünmüyordu ve taksiciler fotoğraftaki adamı hatırlamıyordu. Dolmuş şoförleri ise soru karşısında önce kahkaha atmış, ısrar edince, karşılarında polisin olduğunu unutturan bir refleksle levyeye uzanmışlardı.

İş yerinde ve sıkça gittiği diğer yerlerde Levent civarında oturan kişilerin listesi çıkarıldı. Bu kişilerle yapılan görüşmeler, adamın nerede olabileceği konusunda bilgi vermese de eve dönmediği gecelerde nerede olmadığını ortaya koymuştu.

Tabii eşini her fırsatta aldatıyor olması şüpheleri kadın üzerine yoğunlaştırmıştı.

- o -

Kadın her şeyden haberdardı. Müthiş bir gözlemciydi, yüzleri okumasını iyi bilirdi. Bir yüzüğün ne zaman çıkarıldığını, bir kokunun kimden kaldığını, "canım" kelimesindeki tonlama farklarını şıp diye anlayabiliyordu.

Polisin soruşturması yavaş yavaş ilerliyordu, şimdilik her şey yolunda gidiyordu. Adamın, hiç iz bırakmasa da ne mal olduğunu çözmeyi başarmışlardı. Nasıl iz bırakmadığı onlar için hala muammaydı ama kadın bunu da biliyordu. Adam telefon numaralarını ve adresleri büyük, dopdolu, karalanmış kağıtlara yazıp ezberler, ofisten çıkarken mutlaka tüm kağıtları parçalama makinesinden geçirirdi. Birlikte olacağı kadınları genellikle aramazdı, çok gerekiyorsa telefon kulübelerini kullanırdı. Arabasını ilgisiz bir yere park ettikten sonra ara sokaklarda uzun uzun yürür, kameralara yakalanmamaya özen gösterir, alakasız bir yerden taksiye binerdi.

Pek sık yalan söylemezdi, kadınlar berbat bir evliliğinin olduğunu bildikleri için onu yataklarına kabul ederlerdi. Eğer ortaya çıkarsa, karısının onu uyurken öldüreceğini söylerdi. Bu yüzden hiçbir kadını arabasına almaz, hiçbiriyle birlikte görünmez, kadınların evine girdiği anda soyunup giysilerini paketlerdi. Sabah mutlaka kendi şampuanıyla duş alır, üzerinde kendisininki dışında hiçbir kokunun kalmamasına özen gösterirdi. Kuşlar ve çocuklar da dahil olmak üzere evcil hayvan besleyen hiçbir kadınla ilişkisi olmamıştı. Prezervatiflerini kadınlara aldırır, işler yolunda gitmeyecek gibi olursa yavru köpek bakışlarıyla yaşadığı stresi anlatır, kapıdan son kez çıkarken teşekkür eder ama son bir öpücük vermezdi.

Kadın, adamın başına gelen her şeyi hakettiğini düşünüyordu. Onu hiç sevmemişti. Birlikteliklerinin tek amacı plana uygun olmasıydı.

Saat geç olmuştu. Polisle yüzyüze görüşmeler birkaç gün daha sürecekti. Daha fazla kalamayacağını söyledikten sonra evine döndü. Son sevgilisi bahçesinde su, gübre ve sevgi beklemekteydi.

- o -

Yüzyüze görüşmelere devam ettikçe polisin adama olan tiksintisi artıyordu. Tek gecelik ilişkilere karşı değildi, iki tarafın da birbirini kullanmasıyla sorunu yoktu. Evli olmasaydı her gecesini başka bir kadınla geçireceğini düşünüyor, eşini sevdiği için ona sadık olduğuna kendini inandırmaya çalışıyordu. Elbette asıl sorun tipinin, mesleğinin ve ekonomik durumunun bunu imkansız kılmasıydı ama testesteron içerikli hayaller gerçeğe çok az yer bırakıyordu.

Adama duyduğu tiksintinin ise hayalleriyle pek ilgisi yoktu, onun gibi olmak istemiyordu. Bu adam flörtün başında karizmatik, ortasında müteşekkir, sonunda ise resmen acınası oluyordu. Tabii kadınların algısı çok farklıydı. Onlar adama bu zor günlerinde destek olmaya çalışırken, ne olduğunu anlamadan aralarında bir elektriklenme oluyor ve her ikisi de çok yanlış olduğunu bildikleri halde, suçluluktan ne yapacaklarını şaşırıp kendilerini yatakta buluyorlardı.

Adam herhalde oyunculukta da başarılıydı ve ağzı iyi laf yapıyordu. Kadınlar ise bu numaralara akıl almaz bir şekilde kanıyor, adama en ufak bir sorumluluk yüklemiyor, hatta onu koruyorlardı. Tanıştıklarında burnundan kıl aldırmayan adam nasıl oluyordu da üç gün sonra sırdaş kesiliyor, eşiyle yaşadığı problemleri ilk kez birine anlatıyor, bir hafta içinde ise acı içinde kıvranan bir kedicikten Energizer tavşanına dönüşüyordu? Polis asıl kadınları anlamıyordu.

Mesai biteli çok olumuştu ve kalan son üç kadın evlerine dönmüştü. Polis bu işi olabildiğince çabuk bitirmek istiyordu ve yarını beklemeyecekti. Kadınları evlerinde ziyaret etmeye karar verdi.

- o -

Kadın hazırladığı köfteleri Sarıyer’in neredeyse bütün sokaklarına dağıtmış, bir tane bile aç hayvan bırakmamıştı. Evine dönüp bahçesini suladıktan sonra geceliğini giydi ve kitabını eline aldı. En geç bir saat sonra göz kapakları ağırlaşacak, birkaç saat sonra uyanmak üzere duvarlara tutunarak, yarı kapalı gözlerle yatağına gidecekti.

Polis kapıda olmasaydı tam olarak bunu yapacaktı.

Geceliğinin, daha doğrusu incecik kombinezonunun üstüne sabahlık giymemişti. Polis rahatsız ettiğini, daha uygun bir zamanda gelebileceğini söylediği halde onu oturma odasına davet etti. Bir süre adam hakkında konuştular. Sonra biraz da kitaplar hakkında. Ve biraz da bahçe ve ağaçlar hakkında. Kadın polisin yüzünü inceliyordu, gözleri sık sık dudaklarına takılıyordu. Hayat hakkında konuştular. Sonra adamın eşi ve bekar olmanın güzellikleri hakkında. Ve yalnızlık hakkında. Kadın polisin elmacık kemiğindeki olmayan lekeyi sildi. Yanağındaki elini yavaşça çenesine doğru indirdi. Gözleri polisin dudaklarından pantolonuna kaydı.

Polis kadının evine basit bir sorgu için gitmişti oysa. Karşısına kombinezonla çıkacağını, kokusuyla başını döndüreceğini, sohbetiyle soruşturmayı unutturacağını, çayına afrodizyak sıvılar damlatacağını tahmin etmemişti. Soruşturmanın sağlıklı yürümesi açısından birkaç kez gitmeye yeltendiyse de kadının ilk temasından itibaren temel içgüdü etkisine girmişti. Bu gece onun için beklediğinden de yorucu geçecekti.

Enerjisini en çok sömürecek kısım koltuktan kalkmak, kadının kendisine tekrar dokunmasına izin vermeden evden çıkmak ve kasıklarındaki zonklamaya rağmen gözünü yoldan ayırmayıp eve gitmek olacaktı. Kurduğu tüm hayallere rağmen hiçbir kadının - polis fetişisti olsa bile - ilk görüşte kucağına atlamayacağını biliyordu. Anlam veremediği küçük detaylar nedeniyle, adamın kayboluşunun kadınla ilgili olduğuna inanıyor ama beynindeki bütün kan alt katlara indiği için sonuca varamıyordu. Soruşturmaya başka zaman devam edecekti. Öncelikle evine gidip eşiyle sevişmesi gerekiyordu.

Kadın polisin ardından kapıyı kapatırken, onu öldürmek zorunda kalmadığı için memnundu. O gece birlikte olsalardı polisin eşi için üzülecekti, çünkü polis konuşma süresince evliliğindeki tatminsizliği ima bile etmemişti. Aklından geçen tüm senaryolara rağmen, diğerleri gibi avcı değildi.

Bahçeye çıkıp öfkeli bir fısıltıyla eski sevgililerine "örnek alın biraz," dedi, "bu halinizle bile polenlerinizi etrafa yaymadan duramıyorsunuz." Adamın kemiklerinin üzerine diktiği fidana yaklaştı. Yapraklarını okşarken, eşinin tüm çirkefliğine rağmen şimdi çok üzgün olduğunu, onu aldatarak değil ama ortadan kaybolarak intikamını aldığını anlattı.

Sonra büyük ağacın altındaki yeşil çimenlere uzandı. Başını eskiden eşinin kalbinin attığı yere yasladı. Kucaklamak için uzanan kolu bir avuç toprağı sardı. "Her şey seninle başladı" derken, onu sevdiği zamanları anımsadı.

Hiç yorum yok: