öğlene kadar sadece haberleri okuyup "hala böyle konuşmaya nasıl yüz buluyorlar?" diye düşündüm. öğleden sonra iki satır yazmamı gerektiren iş geldi: x sayfasında yayınlanmak üzere terörü kınayan, fazla suya sabuna dokunmayan bir şey yazabilir miydim?
bir ya da iki cümle, daha fazlası değil. yazdım, sildim, yeniden yazdım. böyle birkaç dakika geçti. o zamana kadar bana belli bir mesafede durmuş anneler, babalar, kardeşler, çocuklar, eşler ve sevgililer kulağıma fısıldamaya başladılar. ne "vatan sağolsun" dediler, ne de "leşlerinize tüküreceğim orospu çocukları". benim hiç yaşamadığım, hiç yaşamak istemediğim öyle bir acıyı fısıldadılar ki kulağıma, kelimelerin anlamı kalmadı, söylenebilecek her şey gözlerimden akmaya başladı.
herkesin bu konuda bir yorumu var. sosyal medya bugün nefret söylemleriyle kaynıyor, insanlar sokaklarda, kadınlar askere alınmak istiyor. pek çok kişinin çözüm önerisi var. ya uzlaşmaya ya da 30 yıldır kazananı olmamış savaşa destek veriyor. bugün herkes çok ama çok konuşuyor, bağırıyor, öfke kusuyor. yarın, iki gün sonra, bir hafta sonra bugün konuşanların çok azı ne dediğini hatırlayacak. 30 yıldır olduğu gibi sözün bittiği yerde kalacağız, kemiğe dayanmış bıçak ileri ya da geri gitmeyecek. bazılarımız unutacak. bazılarımız ancak yeri geldiğinde iki kelam etmeye çalışacak.
çok boktan bir dünyada yaşıyoruz. çok boktan zamanlar. bu sadece iktidar, muhalefet, türk, kürt, asker, terörist işi değil. bireylerden öte, insanlığı, gezegendeki canlı yaşamı tehdit eden, yok eden bir anlayış çarpıklığı bu. benim insanlığa dair en ufak bir umudum yok, kendi kusmuğumuzda boğulacağız. ama sağduyulu, vicdan sahibi, silahların sadece yok etmeye yaradığının bilincinde olan bir avuç insan belki o korkunç sonu erteleyebilir.
gidenler çok üzücü bir şekilde gitti. bu kez de bulaşmadan, uzaktan izleyecektim. iş kaleme düşünce, azıcık yaklaşmak gerekince, terörü bitirmek için atılması gereken adımları yazmak gelmiyor insanın içinden. iyi ki de hala vatan için ölmeyi normal bir şeymiş gibi kabul edemiyorum. istemesem de, ancak milyonda birini hissetsem de, yakında silinecek olsa da o acıyı paylaşıyorum.
1 yorum:
To a Friend whose Work has come to Nothing
Now all the truth is out,
Be secret and take defeat
From any brazen throat,
For how can you compete,
Being honour bred, with one
Who, were it proved he lies,
Were neither shamed in his own
Nor in his neighnours´ eyes?
Bred to a harder thing
Than Triumph, turn away
And like a laughing string
Whereon mad fingers play
Amid a place of stone,
Be secret and exult,
Because of all things known
That is most difficult.
W.B. YEATS
Yorum Gönder