1 Temmuz 2012 Pazar

kyle reese

bir ay kadar önce akıllı telefonumla satranç oynamayı öğrendim. öğrendiğimin ikinci günü telefonu yenince çok mutlu oldum. benden daha mantıklı bir aleti yenmek gururumu okşamıştı. sonra, ne zaman boş zamanım olsa oynamaya başladım. müthiş bir oyundu ve ara sıra da olsa telefonumu yenmek kendimi zeki hissetmemi sağlıyordu.

ne var ki bir gün, telefonum piyonla kraliçemi yiyebilecekken yemedi, bunun yerine çok anlamsız bir hamle yaptı. diğer tüm taşların yerlerini, onlarla ilgili olasılıkları düşünüp durdum. bir sürü hesaplamanın ardından telefonuma "benden akıllı olduğun için bana acımana ihtiyacım yok!" dedim öfkeyle. allak bullak olmuştum. akıllı telefonum karşımda aptala yatacak kadar akıllıydı. "bundan sonra sadece gerçekleri istiyorum" dedim sert bir sesle. o anda telefon çaldı. arayan kız arkadaşımdı.

ona neler olduğunu anlatamazdım. ya paranoyak olduğumu düşünecekti ya da o kadar da zeki olmadığımı anlayacak, bana saygısını kaybedecekti. sesimi olabildiğince normal, sevecen bir hale sokarak "merhaba canım" diye cevapladım telefonu. duymaktan her zaman memnun olduğum neşeli sesiyle "tatlım," dedi, "sadece gerçekleri istediğine göre, seni sık sık arayanın ben olmadığımı öğrenme vaktin geldi."

kanımın çekildiğini hissettim. bir anda dilim kurudu. kafatasımın içi su almaya başladı. gözlerim dolarken, hiçbir şey söylemeden telefonu kapadım.

yanlış duymuş olabilirdim. beynim bana oyun oynuyor olabilirdi. her şeyi hayal etmiş olabilirdim. ev telefonundan kız arkadaşımı aradım. beni en son ne zaman aradığını sordum. üç hafta önce ayrıldığımızı söylemek için aradığını söyledi. tatilde olduğunu, bu yüzden üç haftadır görüşmediğimizi sanıyordum. bir cümle daha kurmama izin vermeden, artık onu rahatsız etmememi söyleyip telefonu yüzüme kapadı.

o sinirle cep telefonuma bağırdım, küfür ettim ve sonunda elbette onu duvara fırlattım. pili bir tarafa, devreleri bir tarafa uçtu pezevengin.

o günden beri cep telefonu kullanmıyorum. iyice depresyona girdim. kendimi bilgisayar oyunlarına verdim. oyunda ginger diye bir kızla sohbet ediyoruz, iyi birine benziyor. bana inanmayacağını sanmıştım ama böyle şeylerin olabileceğini söyledi. çok iyi bir ekip olduk, birlikte hızla level atlıyoruz. travmayı hala atlatabilmiş değilim ama sanırım ondan hoşlanıyorum. ama bazen oyunda bir tuhaflık olduğunu hissediyorum.

örneğin, az önce yaptığım hamlenin ardından ölmem gerekiyordu.

2 yorum: