sinirlerimi zıplattı eşşoğlueşşekler, başım ağrıyor. güpgüzel evime hırsız neredeyse girecekmiş, becerememiş. ama kilidimi de sünnet etmiş pij, değiştirmek zorunda kaldım. cüzdanımda üç kuruş nakit vardı, o da gitti. neyse ki bilgisayar gitmemiş. bu aralar beşiktaş'a dadanmış lavuk. dört buçuk gibi çağırdığım anahtarcı o sırada başka bir yerdeydi ve hala öğle yemeğini yemediği için biraz gecikeceğini söylüyordu.
eve giren hırsızdan korkarım ben. bilgisayar dışında çalmaya değer bir şeyim olduğundan değil (belki bir de buzdolabındaki deneysel domates sosu), olay güvende hissettiğim yerde gerçekleştiğinden. sokaktakiler bu kadar tedirgin etmez mesela, çantam çalındığında üzülmüştüm ama başım tutmamıştı. tabii o kadar tedirgin olmamam, gece yarısı karanlık sokaklarda üç buçuk atmamı engellemiyor. tırsağın önde gideniyim aslen.
baş ağrısı salatadan da kaynaklanıyor olabilir. bu akşam dolaptaki domates, marul falan bozulmadan yiyeyim dedim. insan yerken yoruluyor resmen, aldığı kaloriyi ağzını açmaya çalışırken veriyor. sağlıklı beslenmek bana iyi gelmiyor sanırsam.
apartmana da not yapıştırdım otomatiğe basmadan kim o demeleri için. çok
nazik yazdıysam da içimden "ulan kaç yaşında insanlarsınız, bu saatten
sonra ben mi öğreteceğim kapının herkese açılmayacağını, hayret bir şey!
ayrıca üst kattaki teyzenin torunu, sabah sabah zıplamayı kes, gelir kırarım bacaklarını!" demek geliyordu. hislerimi kalbime gömdüm. eve dönüp biraz daha salata tırtıkladım. apranax'a rağmen başımın ağrısı geçmedi. üstelik hala bütünüyle kuşkudayım.
neyse işte, ben evdeyken de kapıyı kilitleyip mandalını takan bir insan evladıyım. kapı istediği kadar çelik olsun, paranoyak kuvvet engellenemez. siz de öyle yapın. özellikle beşiktaş'ta yaşıyorsanız, bu aralar biraz daha şüpheci olmanın hiçbir zararı yok.
not: şu satırları okuyan reklamcı birileri varsa, haberiniz olsun, iş arıyorum bu aralar. fazla çaktırmıyorum ama beni tanısanız çok seversiniz. tanımak istemiyorsanız freelance de olur.
not 2: ben de bir kadının kendi organına nasıl vajina dediğini anlamıyorum, utançtan bir ter basıyor. insan figen der, öylesi anlaşılmıyorsa sesini alçaltıp yere bakarak "bizim mancınık" falan der... bu toplum nereye gidiyor yareppim.
2 yorum:
Geçmiş olsun
tenk yu veri meri. bir şey olmadı neyse ki.
Yorum Gönder