20 Kasım 2007 Salı

es

ihsan oktay anar kitaplarında hikayeler iç içe geçer, birbirini doğurur. müzik gibidir hikayeler. bir sesle başlar, başka sesin içinde kaybolur. makamlar birbirini izler. bazı bölümler gereğinden uzun ve ağdalı anlatılmış gibi gelir belki ama başka bir hikayede yerini bulur. tamamlanmış eser kusursuz olmayabilir. yine de onu özel yapan budur. her seferinde istanbul'un bir bilinmezi çıkar ortaya. tadı damakta kalır. bir noktayla başlar öykü, içinde kıtaları barındırır. sonra bir de bakarsın, asıl hikayeyi sessizlik anlatır. işte "suskunlar" da böyle bir romandır. önce zevkle okutur kendini; sonra ya susturur ya bir hikaye yazdırır.

Hiç yorum yok: