kuaförlerin temel görevi kendilerinden yardım isteyen kadını güzelleştirmektir. saçlara bir şey yaparlar. kaşlarını alırlar. cildini adam ederler. makyaj yaparlar. manikür yaparlar ve ellerin artık canavar patisi olmaz. amaç sadece para kazanmak olsa bile, o kapıdan çıkan kişinin genel standartlara göre güzel görünmesini sağlamaları gerekir. kuaförler aslında seri üretim yapan birer fabrikadır. içeri bok gibi girersin ve modaya uygun çıkarsın. bu şekilde iyi hissedersin çünkü artık aitsindir. dönemin modasını takip eden toplumun bir üyesi olursun.
ya da berbat bir müşteri olursun.
gazetede gördüğün kitabı hemen almak için pijamalarınla dışarı çıkarsın. kitapla birlikte bir kahve de kapar ve beş dakika uzaklıktaki evine yürümeye başlarsın. her sokakta en az üç tane kuaför olduğu için biri mutlaka gözüne çarpar. sadece oraya uğramış biri olarak girersin. saçını kestirmek istediğini söylersin. sadece normal görünmesini istediğini söylersin. normalde saçını taramadığını, bütün gün yataktan kalktığın gibi dolaştığını söylersin. bu kadar bilginin yeterli olacağını düşünür ve sadece "normal" bir şey beklersin. neden böyle yaptığını sorar. üşendiğini söylersin. neden saçını boyamadığını sorar. üşendiğini söylersin. neden ara sıra fön çekmediğini sorar. üşendiğini söylersin. neden konuşmadığını sorar. enerjinin olmadığını söylersin.
kafanı sağa çevirir. keser. sola çevirir. keser. koşulsuz itaat edesin. kesmesi yeterlidir. sesini kesmesi ve saçını kesmesi son derece yeterlidir. rahatlatmaz ama morfin etkisi gösterebilir. kucağına düşen her saç tutamında daha hafif hissetmek istersin. bu istek seni daha da aşağı çeker. neden bununla rahatlayamadığını merak edersin. bu merakla daha da dibe inersin.
şimdi güzel görünmesi için ona biraz şekil vereceğini söyler. ilk tutama fön çeker. güzel değil, sadece normal olmasını istediğini tekrarlarsın. şaşırır. neden saçının güzel olmasını istemediğine anlam veremez. sorunun uyum olduğunu anlayamaz. saçın güzel olursa, pijamanı çıkarman, makyaj yapman, kendine öyle ya da böyle çeki düzen vermen gerekir. insana dönüşmek için dünyayla bir bağ kurman gerekir. bu kadar yorgun hissederken yeniden enerji harcaman gerekir. basit bir "ya hep ya hiç" sorunudur ama bu durum kuaföre alaska kadar yabancıdır.
ama burada da salak olan sensindir. hiçi seçtiysen kuaföre gitmemen gerekir.
belki açıldığından beri oradan çıkan tek çirkin insan olarak kaçarsın. saçının arkasına bile bakmak istememişsindir. şundan emin olabilirsin, o adamın ayna tutmadığı tek kişi sensin. eserini tamamlamasına izin verilmeyen kuaför sinirlidir. yarı bedbaht görünümünle kendini bir boka benzetemezsin. bok mu vardır saçlarını yeniden kestirecek? elbette, bir bok vardır ki buna ihtiyaç duyarsın. daha fazlasına ihtiyaç duymadığını kendine tekrarlarsın. saç kestirmek yeterli olmalıdır.
just for the record: karnımda kelebek falan yok. bu mevsimde kelebek yetişmez.
1 yorum:
ah nasıl da hislerime tercüman olmuş her bir satır.
misal ben de her kuaförden çıktığımda en yakın lavoboya koşar kabartılmış saçlarımı ıslatıp, düzeltmeye, "normal" süsü vermeye çalışırım. istisnasız her kuaför yapıyor bunu, bildiklerini okuyorlar, fön çekme düzelt kalsın diyorsun o yine bildiğini okuyor. kuaförlük müşteri için mi yoksa kuaförlük "sanatı" için midir sorusunda her daim ikincisini tercih ediyorlar.
Yorum Gönder