ağzımızdan çıkan sözlerin son kullanma tarihimizi belirlemesinden bahsederdi. o zaman da çok hoşuma gitmişti tanım. durup dururken fark etmeyiz ama var böyle bir şey. her zaman ağzımızdan çıkar mı bilmiyorum ama insanların son kullanma tarihi var.
asosyalliğimi bir kenara bırakırsak facebook'a girmememin bir nedeni de bu. ilkokul arkadaşlarımın bir tanesini bile hatırlamıyorum. bir yerde karşıma çıksalar ve beni tanısalar "ay çok sevindim seni gördüğümeeeee, ayol ne uzun zaman olduuu!" gibi dangalakça konuşmalar yaparım eminim. çünkü yalancıyım. açıkçası sevinmem. şaşırırım ama sevinmenin alemi yok.
çünkü bu insanları hayatımdan çıkarmamın bir nedeni olduğunu düşünüyorum. şimdiye kadar hayat şartları öyle gerektirdiği için koptuğum kimse olmadı, belki ondandır. ama zaten hayat şartlarına koyayım, bize bir şey olmasın. bu kadar aşılmaz şeyler değil ki. en azından beni zorladıkları bir zaman olmadı.
kaldı ki, çok çalıştıkları için görüşemeyen insanlar sadece sıkıntılarına bahane bulmuştur. hala birbirini seven insanlar üşenmez, yarım saat için de olsa görüşürler. daha az uyumak da her zaman olasıdır.
velhasıl kelam, değil ilkokul, üniversiteden bile arkadaşım yok gibi. yok değil ama görüşmüyoruz. nasıl olduklarını bilmiyorum. doğrusunu söylemek gerekirse aklıma gelmiyorlar bile. birbirimiz için zamanımızı doldurduk. bireysel insan çöplüklerimizde boşluğa el sallıyoruz bazen. bununla yetiniyoruz. oysa küçücük bir ses yetecek duyulmaya. gerek duymuyoruz.
insan harcamak kolay.
geçen gün küfür ettim. sinirlenmiştim, ettim işte. neden olmasın? göt dedim, sikindirik dedim, bir de ağzına sıçayım dedim. hiçbir işe yaramadı. sonrasında yine sinirliydim.
şu aşağıdaki kırmızı yazısı var ya. nereden çıktı biliyor musun? bir şeyin kırmızı et grubuna isim bulmaya çalışıyordum. o zaman aklıma geldi de yazdım. karizmaya -3 puan. yok lan, belki de iyi bir şeydir kırmızı etten çıkması. belki de hiçbir anlamı yoktur, ne bileyim.
dün artık pek de diyalog kuramadığımızı gördüm. değişmişiz gibi gelmedi. sadece konuşamıyormuşuz gibi geldi. biraz üzdü galiba. ama sadece biraz. film izledik. film süresince yorum yaptım, çok gereksizdi. ama "ölüme 7 gün" diye klişenin feriştahı bir filmde başka ne yapılabilir ki? klişenin feriştahı ne ayrıca. bunu ben mi yazdım? evet, elbette ben yazdım. her neyse. yarın konuşma sorunumuzu alkol yardımıyla çözmeye çalışacağız.
ne diyordum? evet, insanların son kullanma tarihi vardır ve bu son derece normaldir. ama olmamalıdır. birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerdeeeğğğ, hepimiz bir feyzbuk sahibi olmalııığğğ; eski de olsa, unutulmuş da olsa, hatta ve hatta ölmüş bile olsa arkadaşlarımızın, o biricik can yoldaşlarımızın halini, hatrını, ıdığını, bıdığını, kaç köprüden geçtiğini, kaç dereye sıçtığını bilmeliyiz! ama ben derelere sıçmadığım için girmiyorum. oldu mu canım benim, güzel kardeşim, benim küçük sevgilim?
benim küçük sevgilim'in yazarında bir pedofillik var mıdır acaba?
1 yorum:
ne kadar kucuk olduguna bakar o is
Yorum Gönder