9 Haziran 2010 Çarşamba

Nahilist Manifesto



1.İçimizdeki Nah
Hepimizin bildiği ve çoğumuzun sevdiği bir hareket olan nah, üç parmak, üç harf ve üç anlamdan oluşmaktadır. Şu anda konumuz olan nah, nihilizm, anarşizm ve hedonizmin birleşmesiyle oluşmuş, temel gereksinimlerimizi ortaya koyan bir tepkidir.



2.Nihilizm
Atın! Atın! Eskimiş beklentilerinizi atın! Neslimizin üzerine çöken umutsuzluğu, varoluşsal kaygıları, nefret ettiğiniz çaresizliği kucaklayın! Hayal ettiğiniz gelecek ne yazık ki gelmeyecek, bunu kabullenin. Kabul ettiğimiz değerler pamuk ipliğine bağlı. Sürekli günü kurtarıyor, günlük/anlık ruh halimize göre tepki veriyoruz. Olaylar gerçekleştikçe sinirleniyor, gündem değişince, henüz olgun bir karşılık veremeden tüm öfkemizi unutuyoruz. Duygularımızın sürekliliği altı ayla sınırlı. Düşüncelerimiz her kitapla, her haberle, hatta bazen kulaktan dolma bilgilerle değişebilecek kadar kırılgan. O halde s.ktir edin .mına koyim. Ruh haliniz, hormonlarınız bu kadar baskınsa “asla yapmam” demeyin. Şartlar gerektirdiğinde nah yapmazsınız. Ama “boş işler bunlar” demeden önce de bir düşünün, sizin de değişime ön ayak olabileceğiniz veya en azından katkıda bulunabileceğiniz zamanlar olabilir. Olmaz olmaz demeyin, şansınızı deneyin.



3.Anarşizm
Bir siyasal sistem olmakla birlikte anarşizm, öylesine topluma mal olmuş, öylesine içimize işlemiş bir kavramdır ki, babaannelerimiz bile enteresan bir olay çıktığında “anarşikler neler yapıyor bak” diyebilir. İsterseniz siz de uslu bir çocuk olup Şirinler’i görmek yerine biraz yaramazlık yapıp anarşist olabilirsiniz. Kofti anarşist ama olsun, bunu yapamayanlar da var. Nahilist oluşuma göre anarşist olmak için, anarşizm ilkelerini benimsemeniz veya sağa sola Molotof kokteyli atıp olay çıkarmanız gerekmiyor. Otoriteyle karşılaştığınızda ve yaptırımı kabul etmediğinizde nah yapın, yeter. Tutarlı olup görüşünüzü savunursanız, hoşlanmadığınız durumları değiştirmek için harekete geçerseniz artı puan kazanırsınız. En yüksek puan harekete geçtikten sonra “amaaan, sıkıldım artık ne uğraşacam” demeyen gerçek tutarlılara verilecektir. Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim.



NOT: Anarşist oluşumlara katılıyor musunuz bilmiyorum ama herhalde hepinizin karşı çıktığı bir şey vardır. En azından internet sansürüne karşı çıkın yani, hepiniz kullanıcısınız nihayetinde. Neyse, böyle yürüyüşler, bilmem neler düzenleniyor ya, bunlarda bir sürü konuşma da yapılıyor. Benim önerim bu konuşmaları basit bir hareketle süslemek. Misal, bir milletvekilinin, hatta başbakanın konuşmasını dinliyorsunuz. Dangalakça bir şey mi söyledi? Meydanda toplanmış kişiler adamı yuhalamak yerine kaldırsalar kollarını, gösterseler nahlarını, çok açık bir tepki vermiş olmazlar mı? Üstelik medya değeri de daha yüksek. Şiddetle öneriyorum.



4.Hedonizm
Hayat keyiften ibaret olmasa da aslında hepimiz yaşam süremizi olabildiğince keyifli geçirmeye, bir diğer deyişle “mutlu olmaya” çalışıyoruz. Nesille mi ilgilidir, tarihin başlangıcından beri böyle miydi bilmiyorum, toplumsal davranışlarımız bile bireysel mutluluğumuza hizmet ediyor. Yani Fransız Devrimi aslında bir halk hareketiydi ama her katılımcı bireysel mutluluğunu ön planda tutarak dünyayı değiştirdi.



Şimdiye kadar nahı olumsuz durumlar karşısında bir tepki olarak inceledik. Ne var ki, bu güzide hareketin kullanım alanları mutsuzlukla sınırlı değil. Çaktırmadan arkadaşlarınıza gösterdiğinizde öküz gibi kahkaha atmanıza da neden oluyor, bazen de sıcacık bir selama dönüşüyor. Hatta kendi yaptığınız naha bakarken kah düşüncelere dalıyor, kah mal mal gülüyorsunuz. Dolayısıyla nahın bireysel mutluluğa katkısı tartışılmaz. Ara sıra yapın, yanılmadığımı göreceksiniz.



5.Orta parmak emperyalizminin sonu
Kendi kendinize sorduğunuzu duyar gibiyim, “neden nah?” Çünkü nah içimizden biri, kültürümüzün önemli bir yapıtaşı. Dış mihraklar tarafından hayatımıza sokulan orta parmağın coğrafyamızdaki öncülü. Ayrıca Zumi ile yaptığım konsept çalışmam bunun üzerineydi, tekrar bir sürü insana diğer hareketi yaptıramam. Hazır elimizde kültürel bir miras varken bunu değerlendirmeli, artık gerçek anlamıyla kullanmaya başlamalıyız. Bu, mutluluğu arayan herkes için yapılan bir çağrıdır.

Hiç yorum yok: