14 Ocak 2011 Cuma

dikiş

rüya nefesimin kesilmesiyle başlıyor. göğsümde sekiz dikişlik bir delik açıyorlar. sonra dikiliyor. iğrenç bir yara. "burada iz kalacak," diyorum, "evren buna nasıl bakacak acaba?" moralim iyice bozuluyor.

göğsümün ortasındaki dikişlerle bir masadayım. bypass gibi bir şey. gülemiyorum, ani hareketler yapamıyorum. dikişlerimi korumam gerekiyor. patlarsa kanın nasıl fışkıracağı gözümün önüne geliyor, elimle göğsümü tutarak hareket ediyorum. korkuyorum.

bir ilan gösteriyorlar. popüler bir şarkıcı kullanılmış, sıradan bir ilan. ilgilenmiyorum. buna rağmen t. ilanın çok iyi olduğu konusunda ısrarlı. sürekli konuştuğu için kaçırdığım bir şey olduğunu düşünüyorum, tekrar bakıyorum. hala sıradan olduğunu düşünüyorum ve görüşümü belirtiyorum. "türk reklamcılığından hiçbir şey anlamadığın buradan belli işte" diyor, nedense sinirlenip gidiyor. kafamda soru işaretleri var ama ilan hala sıradan, sıkıcı. oysa çalışmaması için bir neden yok. dikişlerim sızlıyor.

yine herkesin birbirine hediye aldığı bir dönemdeyiz. bana e. çıkmış. aklımın bir köşesinde sürekli ona almam gereken hediye var, beynimi kemirir gibi, sürekli aklımda. ama ne hediye almaya gidecek zamanım var ne de alabileceğim şeyler konusunda bir fikrim. aklıma hiçbir şey gelmiyor, neyi beğenebileceğini bilmiyorum. aptal aptal dolaşıyorum sokakta, dikişlerimin patlamaması için yavaş hareket ediyorum. e. arıyor. şimdi hatırlamadığım bir şeyler söylüyor sakin sakin. dinliyorum. "bu arada, kötü bir haberim var" diyor, "bebeğimizi düşürdük. her şey yolunda gidiyordu, bir ara p.'nin ağrısı başladı. ne olduğunu anlamadan bebek gitti."

çok üzülüyorum. ne diyeceğimi bilemiyorum. benim o kadar dışımda bir konu ki, yapabileceğim hiçbir şey yok. yine de birkaç cümle söyleyebiliyorum, telefonu kapatıyoruz. "adamın zaten bir sürü derdi vardı, böyle bir acı hiç adil değil" diyorum kendi kendime. o bebeği ne kadar önemsediğimi fark ediyorum, çok tatlı bir aile olacaklarını düşünmüşüm bunca zaman. üzüntüm artıyor. dikişlerimi tutarak yürürken kendi kendime konuşuyorum. sürekli kendimi sorguluyorum. adil değil mi? adil olması gerekir miydi? şans işte. ama keşke olmasaydı. olmuş bile. ve saire. ve saire.

saat çalıyor sonra. bütün alnımı kaplayan bir baş ağrısı. rüya devam ederken uyanmak çok zor. gereğinden fazla stres yaşadığımda rüyalarımın ne kadar bilinçli olduğunu düşünüyorum, göğsümdeki delik dışında her simgenin anlamı kafamda pırıl pırıl.

şimdi çalışmak gerek. insanlar hediye bekliyor.

Hiç yorum yok: