18 Mayıs 2011 Çarşamba

yazmak

bu akşam yazdığım şeylerin biçimi konusunda bir aydınlanma yaşadım.

şu sıralar yazmakla ilgili farklı bir hedef belirlediğim için konu üzerine biraz araştırma yapmaya karar verdim. tüm bu araştırmalar da elbette başkalarının kitapları üzerinden oluyor. fark ettim ki, yazdığım hiçbir şeyi bir bütün olarak ele almıyorum. aslında bir hikayem yok. şimdiye kadar yazdığım kısa hikayeler de hep bir başlık, bir cümle ya da basit bir fikirle gelişti. tam olarak ne yazacağımı hiç gözümde canlandırmadan bir satırla başladım ve devamı kendiliğinden geldi. çoğu yazımın sonuç bölümlerinin de hayli beceriksizce yazılmış olması bu yüzden. rüzgarda salınan bir yaprak gibi. bir yerde başlıyor ama hangi yöne gideceği ve yere nereye, nasıl konacağı hiç belli değil.

dolayısıyla uzun yazılar yazamıyorum. eğer fikir veya konu çok doğurgansa, saatlerce toparlayıp yazmamı gerektirecekse, çoğu zaman başlamadan bırakıyorum.

kitap yazmaya çalışırken de temel sorunum buymuş. aklıma anlatacak bir konu ve beş adımdan oluşan bir yöntem geldi. bir de birbirinden kopuk sahneler ve düşünceler. sonra peşimden atlı kovalarmış gibi bunları yazmaya koyuldum. giriş, gelişme ve sonuç başından beri yoktu. karakteri bile oturtmamıştım. ve nihayetinde, ilk bölümü bir şekilde tamamladıktan sonra işi bahane ederek yazmaktan vazgeçtim. belki de sorun nasıl ilerleyeceğimi bilmiyor olmamdı. yaptığım işin sonunu göremiyordum.

reklam yazarlığını bu kadar kolay yapmamın nedeni de hemen hemen böyle bir şey. elimde bir konu oluyor, onu hiç dallandırıp budaklandırmadan, en sade ve anlaşılır şekliyle yazmam gerekiyor. yazı çok kısa olduğu için giriş, gelişme ve sonuç çok dar bir alana sığdırılıyor ve tutarlılığını kaybetmiyor. hatta dijitalin geleneksel reklama göre daha zor gelmesinin nedeni de bu. tutarlı ve görece uzun bir hikaye anlatmak zorunda dijital reklam yazarı. bunu anladıktan ve biraz pratik yaptıktan sonra her şey tıkır tıkır yürüyor. tabii ortada güzel bir fikir varsa.

benim de şu anda kusursuz olmasa da işlenmeye ve güzelleşmeye uygun bir fikrim var.

bu gece verdiğim karar, haldır huldur yazmaya başlamak yerine notlar almak ve tüm bunları bir kuluçka dönemi olarak görmek. temel hikayeyi birkaç cümlede özetlenebilecek duruma getirmek. sonra belki içimden müthiş bir yazma isteği gelir ve devam ederim. belki de yine bir bahane çıkar, yazamam.

ama en azından temel probleme parmak basmış bulunuyorum. aferin bana.

6 yorum:

Adsız dedi ki...

yakin bir zamanda, bahsettigin seyi yasamis olmak ve baskasininda [yazilarini okudugun bir baskasinin vb]bunu dile getirdigini gormek ilginc, tuhaf, tebessum sebebi vs vs...

İnci Vardar dedi ki...

ben de senin yazılarını okurken sık sık "aaa daha yeni düşünmüştüm bunu" diyorum. telepatik durumlar söz konusu gibi.

Adsız dedi ki...

benzer seyleri takip edip, okuyoruz saniyorum ki :)

Evren dedi ki...

Aynı, evet evet aynı. Ne diyebilirim ki.. Bu kadar mı olur?
Yine bir blogçu arkadaşımın önerisi üzerine henüz izlediğim bir film bu yazma mevzuunu gayet güzel irdeliyor: Deconstruction Harry. Tavsiye ederim.

Bir de uzun yazı yazmak nedense korkutuyor beni. Aslında yazsam ne çok şey var ama işte yarı yolda kafam bir dağılırsa bir daha dikkatimi toplayamam ve sıkılırım, sonra da iyice cesaretimi kaybederim diye korkuyorum. Ne saçma aslında, dene bakalım bir değil mi. Ama not almak gerçekten işe yarıyor. En azından unutmayı önlüyor.

İnci Vardar dedi ki...

evren, ben de senin gibi düşünüyordum uzun yazılar hakkında, sonra düşündüğüm gibi de oldu. ama sorun hakikaten yazının plansızlığı sanırım. onu da bir şeye sunum hazırlarken fark ettim.

ben bu sunumlarda hangi sırayla neyden bahsedeceğimi, nasıl bir başlangıç yapacağımı, izlediğim adımlardan sonra nasıl toparlayacağımı ve sonuçlandıracağımı hep yazıyorum, sonra boşlukları doldurmak acayip kolaylaşıyor.

uzun yazılarda da böyle ana başlıklar koyup giriş, gelişme, sonuçtan gitmek çok faydalı oluyormuş. sıkılıp bir yerde bıraksan bile kafan hiç karışmıyor, tekrar yazmaya başladığında istediğin yerden devam ediyorsun. hatta parça parça bile yazabiliyorsun öyle olunca. direkt yazmaya başlamadan önce biraz demlenmeye bırak, adım adım düşün derim. çok işe yarıyor.

Evren dedi ki...

Deneyeceğim, teşekkür ederim.